ALGI YÖNETİMİ
Son zamanlarda sıkça karşılaştığımız bir deyim var: “Algı
yönetimi”. Seçimler yaklaştıkça bu deyimin daha sık kullanıldığını ve
uygulandığına tanık olacağız. Çünkü algı yönetiminden amaç insanların akılcı ve
gerçekçi düşünmesini önleyip, seçimlerini algıyı yönetenin istediği gibi
yapmasını sağlamaktır. Bu yöntemle, kişi
kendi çıkarına olmayan bir karar verir ama bu yanlışlığın farkında olmadığı
için mutludur ve aldığı kararı, yaptığı seçimi savunabilir.
Algı yönetimi an sık pazarlamacılar tarafından kullanılır. Çağdaş
pazarlama bize algıları şekillendirme sanatını ve bilimini öğretmiştir. Bu
bilgileri yeterince kaynağa sahip olanlar (özellikle zenginler) kolaylıkla
kullanabilir. Eğer mallar bu yöntemlerle pazarlanabiliyorsa, fikirler,
özellikle de siyaseti yönlendiren fikirler de algı yönetimi kullanılarak
pazarlanabilir.
Türkiye’de iktidarı elinde tutan kesim bu gerçeği yıllar önce
anlamış ve algılar yaratarak halkın kendi iktidarlarının devamı için seçimler
yapmasını sağlamıştır.
Algı yönetimi
için iki büyük silah vardır: Medya ve eğitim.
İktidarın eğitim sistemi ile bu kadar sık oynaması, dini
eğitime bu kadar fazla önem vermesi hep bu algı yönetiminin gereğidir.Bu eğitim
sistemi ile çocuklar, gençler, araştıran, sorgulayan, şüphe eden, gerçeğe bilimsel
yöntemlerle ulaşmaya çalışan fertlerden çok, duyduğuna inanan, hocanın, şeyhin,
cemaat önderinin, gazetecilerin, yazarların sözlerini şüphe etmeksizin kabul
eden fertler olarak yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu özellikteki insanları
ikna etmek, yönlendirmek, kandırmak kolaydır.
İktidarın medyaya olan baskısını ve havuz oluşturarak,
medyanın belirli kişilerin satın almasının sağlanmasını da bu algı yönetimine
bağlamak gerekir. Toplumda oluşturulan yanlış algıların temel kaynağı bu yandaş
ve satılmış medyadır. Seçimlerin yaklaşması ile birlikte bilgi kirliliği ve
saklanan, gizlenen bilgiler artacaktır. Amaç, halkı akılcı ve gerçekçi
düşünmekten uzaklaştırmak ve iktidar lehine seçim yapmasını sağlamaktır.
Toplumda sık kullanılan algı yöntemlerini üçü çok önemlidir.
Bunları “anneler ağlamasın”, “AKP dindarların partisidir” ve “ekonomik istikrar
var”.
Anneler ağlamasın diyerek vatan toprakları ve o bölgede
yaşayan halkımız terör örgütüne teslim ediliyor ama halk farkında değil.
Anneler ağlamıyor diye seviniyor.
Dindarlık algısı o derecede yaygınlaşmış ki, halkın bir
kesimi “çalıyorlar ama camiye gidiyorlar”, “biraz da Müslümanlar çalsın”
diyebiliyorlar ve ortaya saçılan bunca hırsızlıklara ve yolsuzluklara karşın bu
iktidara sırf onları dindar kabul ettikleri için oy vereye devam ediyorlar.
Yoksulluk sınırının altına milyonlarca insan yaşıyor,
insanlar çocuğunu okutmada, hatta evine ekmek götürmede zorluk yaşıyor ama
ekonomik istikrarın bozulmasından da endişe duyuyor. Gelir, servet ve fırsat eşitliği
çok bozulmuş, zengin daha zengin, fakir daha fakir olmuş ama fakirler ekonomik
durumdan memnun. İstikrar bozulmasın diye kendilerini yoksul bırakan iktidarı
desteklemeye devam ediyor.
Bütün bunlar algı yönetimi ile sağlanıyor. Yıllarca
insanları cahil bıraktılar; biat kültürünü yerleştirdiler; medyayı ellerine
aldılar; yazarları, düşünürleri(!) satın aldılar ve bu ortamı yarattılar. Bu halk düşmanları ile yapılacak mücadelenin
alanı insanların beyni olmalıdır. Uyarmaya, uyandırmaya, bilgilendirmeye ve
bilinçlendirmeye devam etmeliyiz ve bunu da hızla yapmalıyız. Meydanı
soygunculara, bölücülere, yalancılara bırakmamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder