10 Aralık 2023 Pazar

 BÜYÜK SERMAYENİN PARALI ASKERLERİ: ABD VE İSRAİL (1)

Bugünkü gazeteler yazıyor:

“Son dakika haberi... İsrail'in Gazze'de yürüttüğü katliamın en büyük finansörü olan ABD, İsrail'e koşulsuz desteğini her geçen gün biraz daha artırıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde skandal bir karara imza atan ABD, Gazze'de acilen insani ateşkes talep edilen karar tasarısını veto etti. İngiltere "çekimser" oy kullanırken diğer 13 üye "evet" oyu kullandı.

Genel Sekreteri Antonio Guterres'in BM Şartı'nın 99. maddesini işleterek Konseye gönderdiği mektuba atıfta bulunulan karar tasarısında, Gazze Şeridi'ndeki korkunç insani durum ve Filistin halkının çektiği acılara işaret edilerek tüm sivil toplumların korunması gerektiği belirtiliyordu.

Acilen insani ateşkes çağrısı yapılan karar tasarısında, tüm taraflara özellikle sivilleri koruma konusunda uluslararası hukuk uyarınca yükümlülüklerini yerine getirme çağrısı yapılıyordu.

Karar tasarısında, tüm esirlerin acilen ve koşulsuz serbest bırakılması ve insani yardıma erişim sağlanması talep ediliyordu.”

Bu habere şaşmadık çünkü biliyoruz ki; ABD ve İsrail, kapitalist Batı’nın dünyaya egemen olmak isteyen büyük sermayesinin kullandığı örgütlerden ikisidir.

Hegemonyacı büyük sermaye için önemli olan paradır, zenginliktir. Bugüne kadar, zenginliklerine zenginlik katmak için önlerine çıkan bütün engelleri yıktılar, yaktılar. Ülkeleri işgal ettiler, katliamlar yaptılar ama bir türlü kana ve paraya doymadılar.

Bu gerçeği göremeyenler, bilmeyenler İsrail’in Filistin’de bebek, çocuk, kadın, sivil demeden öldürdüğü katliamın gerçek sebebini anlayamazlar, doğru değerlendiremezler.

 Ellerine milyonlarca masum insanın kanı bulaşmış çok büyük zenginlerin kullandığı üç yöntem var:

a)      Ülkelerin yönetimlerini sözüm ona demokratik yöntemlerle ya da darbelerle belirlemek;

b)      İşbirlikçi iktidarlarla kontrol altına alamadıkları ülkeleri işgal etmek;

c)       İşgale karşı direnme olursa, çocuk, yaşlı, sivil, asker demeden katliamlar yapmak.

Bu kanlı sermaye,  bunları gerçekleştirmek için, ABD, İsrail ve diğer Batılı kapitalist devletlerin ve sömürmek istedikleri ülkelerin ordusunu, halkını, medyasını, aydınlarını(!) kullanır.

Afganistan’da yenilerek ülkeyi terk edince ”medeniyet ışığı söndü” diyerek Amerika’yı işgal ettiği ülkelere medeniyet ışığı saçan bir devlet gibi gösterenler oldu. Oysa ABD ve diğerleri işgal ettiği topraklara medeniyet ışığı filan götürmez, barut götürür, bomba götürür, ölüm götürü, zulüm götürür.

Bu medeni Amerika(!), sermayenin ülkede büyümesi ve güçlenmesi için, kurulduğu tarihten bu yana, neler yapmış özetleyelim:

KURULUŞUNDA KATLİAMLAR VAR

Amerika kurulduğundan bu yana insanlık suçu işleye işleye büyüdü. Büyüme oranı, işlediği insanlık suçları ile orantılı gitti.

Emperyalizm kan içerek büyür; ne kadar çok katliam, sömürü ve doğa tahribatı o kadar hızlı büyüme…

Amerika bağımsızlığını İngiltere ile savaşarak elde etti. Bağımsızlığını ilan ettiği topraklara ise Kızılderilileri öldüre öldüre sahip oldu. Bağımsızlık bildirisinde bile onlardan “Acımasız vahşiler” diye söz edilir. Bağımsızlık bildirisini kaleme alan Thomas Jefferson Kızılderililerin topraklarını ele geçirmenin beyazların hakkı olduğunu söyler. İlk cumhurbaşkanlarından John Adams’ göre Kızılderililer “Kanlı av köpekleridir”.

20 milyonun üzerinde Kızılderili ya öldürülmüş ye da ölümcül şartlar içine itilmiştir. Çeşitli işkencelere, tecavüzlere, hastalığa, açlığa ve sürgüne maruz bırakılmış, çocuk kadın demeden acımasızca katledilmiştir.  İlk biyolojik silah onlar için kullanılmış, çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeler verilerek binlerce Kızılderili ölüme terk edilmiştir. Amerikan hükümeti her Kızılderili kafatası için 5 dolar vererek adeta soykırım yapmıştır. Bununla yetinilmemiş, Kızılderililerin en önemli besin kaynağı olan bizonlar da öldürülüp Kızılderililer açlığa mahkûm edilmiştir. İlk zamanlar kuzey Amerika’da 50 milyon bizon varken 1889’da ülkede sadece 540 bizon kalmıştı.

KATLİAMLARA DEVAM

Amerika ülke dışındaki katliamlara erken başladı. 1899’dan 1902’ye kadar Filipinleri zapturapt altına almak için yapılan askeri harekâtta 200.000 Filipinli can vermiş, on binlercesi yaralanmış ve işkence görmüştü.

6 ve 9 Ağustos 1945 insanlık tarihinin en acı ve en karanlık günü oldu.  Amerika, önce Hiroşima’ya daha sonra da Nagazaki’ye atom bombası attı ve on binlerce masum insanı acımasızca öldürdü. Kentler harabeye döndü. Sadece insanlar değil o bölgelerde yaşayan her canlı artık yaşamaz oldu. Radyasyonun etkisi yıllarca devam etti.

Bu bir insanlık suçuydu. Bu bombalar Japonlara değil insanlığa atıldı ve 6 Ağustos’ta dünya insanlığını kaybetti.

 

Guatemala ise 1954 yılında Amerika tarafından işgal edildi. İşgal sonucu askeri yönetim kuruldu. Bu yönetim sırasında daha önce topraksız köylülere dağıtılan araziler geri alındı. 36 yıl süren iç savaş sonucunda 200.000’nin üzerinde Guatemalalı hayatını kaybetti.

Panama Başkanı Noriega’nın uyuşturucu işiyle uğraştığını bahane eden Amerika 1989 yılında bu ülkeyi işgal etti. Panama City’de Noriega’nın büyük halk desteği gördüğü işçi semtleri bombalandı ve zorla boşaltıldı. Binlerce insan tutuklandı. Zengin Kompradorların desteği ile yeni bir hükümet kuruldu.

Amerika müdahale edecekse, büyük, küçük ülke demeden gereğini yapar. Dominik beş kere Amerikan askeri müdahalesine maruz kaldı. 100 binin biraz üzerinde nüfusu olan Granada da Amerikan gaddarlığından nasibini aldı. 1983’de Reagan yönetimi bu ülkeye işgal ederek yönetimi değiştirdi. Sonuçta işsizlik ve yoksulluk diz boyu arttı.

Vietnam savaşı ise tam bir trajedidir. Bu savaş 1965 yılında başlamış ve 1975 yılına kadar sürmüştür. Vietnam 1,5 milyon vatandaşını ve zehirlenme sonrası topraklarının üçte birini kaybetmesine karşın savaştan galip çıktı. Bu 1.5 milyonun üstündeki Vietnamlının çoğu sivildi, çocuktu, kadındı.

Irak’a iki kere müdahale etti. 2003’teki ikinci müdahaleden bu yana Irak’ta ölen sivil sayısı 1.000.000’nun üzerindedir. Binlerce insan işkenceye maruz kaldı. Kadınların ırzına geçildi. Çocuklar ailesiz kaldı. 2 milyondan fazla insan evinden, yurdundan göç etmek zorunda kaldı.

Amerika katliamlarını bizzat kendi askeri güçlerini kullanarak gerçekleştirdiği gibi farklı ülkelerde kendisine bağlı örgütleri silahlandırarak, eğiterek ve destekleyerek de yapar. El Salvador’da, Guatemala’da Kolombiya’da Endonezya’da bu yöntemleri kullanmıştı; tıpkı şimdilerde Batı Asya’da (Ortadoğu) yaptığı gibi.

PKK/PYD/YPG, Türk vatanını ve milletini bölmek ve bu bölgede kendisine bağlı bir devletçik kurmak için kullandığı örgüttür.  

Şili’de sosyalist lider Allende’i devirmek için Pinochet’i destekledi. Pinochet, 1973 yılında önce Allende yanlısı subayları öldürdü. Daha sonra Allende’in bulunduğu Başkanlık Sarayı’nı ve ailesinin oturduğu evi bombaladı. Allende öldürüldü. İktidarı devralan Pinochet iktidarı süresince katliamlar yaptı. 3 binin üzerinde insan öldürüldü. Bir milyondan fazla insan Şili’den göç etti.

Endonezya’da ABD destekli ordu 500.00’den fazla insanı öldürdü. Komünist Partisi’ni ve onun sempatizanlarını yok etti. On yıl sonra Amerika destekli Endonezya ordusu Doğu Timur’u istila edip 600.00’lik nüfusun 100.000’den fazlasını öldürdü. Saldırı, Başkan Ford ve Dış İşleri Bakanı Kissinger’in Endonezya’yı terk etmesinden bir gün sonra başladı. Belli ki yeşil ışık yakılmıştı.

Amerika’nın insanlık suçlarının en taze örneklerinden birisi Suriye’de yaşandı. Amerikan askerlerinin desteklediği terör örgütlerinin eylemleri sonucu 300.000’den fazla insan hayatını kaybetti. Milyonlarcası evinden yurdundan göç etmek mecburiyetinde kaldı. Anneler, babalar, bebekler denizlerde boğuldu.

Hiç yorum yok: