9 Ocak 2020 Perşembe


100 YIL ÖNCE DE İŞBİRLİKÇİLER VARDI, ŞİMDİ DE VAR

Önce şu tarifi yapalım: Bir ülke vatandaşı, dış güçlerle işbirliği yaparak dış güçlerin istekleri, ülke veya bölge üzerindeki emelleri doğrultusunda, kendi ülkesinin özgürlüğüne, başımsızlığına, vatan bütünlüğüne ve kendi vatandaşlarına maddi veya manevi zarar veriyorsa, bu insana işbirlikçi denir.

Hain olmadan işbirlikçi olunmaz. Türkiye’nin içi de böyle işbirlikçi hainlerle dolu.

Çiçero, Roma Senatosunda yaptığı bir konuşmasında şöyle diyor:

“Hain, hain gibi gözükmez. Kurbanların dilinden konuşur, onların yüz ifadesini takınır ve onlar gibi giyinir ve bütün insanların kalplerinde yatan değerlere hitap eder. Böyle bir hain, milletin vicdanını çürütür, devletin temellerini sarsmak için gizli ve bilinmez şekillerde çalışır. Bir katil bile hainden daha az korkunçtur. Hainlik korkunç bir bulaşıcı hastalıktır.”  

İnönü boşuna “Hiçbir ülke yoktur ki kendi içinde bizim kadar hain yetiştirebilsin” dememiştir. Bağımsızlık mücadelemiz sırasında, bu işbirlikçi hainlerin dindar libası giyinip, İngilizlere nasıl hizmet ettiklerini görmüştü. Şimdilerde sahip çıkılan, ardından methiyeler dizilen İskilipli Atıf iyi bir örnektir.

ALDATICI KIYAFETLER

Günümüzde hainlerin sıklıkla giydiği üç aldatıcı kıyafet var: Dindar, Atatürkçü, Milliyetçi.

Bunları bu kıyafetler içinde televizyonlarda, gazetelerde, salonlarda, siyasi partilerin içinde, derneklerde görebilirsiniz. Birbirleriyle kavga eder gibi yaparlar ama hizmet ettikleri yer aynıdır: Emperyalizm ve onun temsilcisi Amerika.

Bunların dindarlığı da, Atatürkçülüğü de milliyetçiliği de sahtedir.

Dindar geçinenlerin dillerinde Allah, inşallah, maşallah sözleri eksik olmaz ama kalplerinde iman yoktur. İslam’ın en büyük düşmanı Amerika ve İsrail bunların dostudur.

Sahte Atatürkçülerin sırtlarında, ellerindeki bayraklarda, sözlerinde Atatürk vardır ama eylemlerinde Atatürk de yoktur,  Atatürk’ün emperyalist karşıtı politikaları da yoktur. Bunlar da Amerika ve genel olarak emperyalist dünya ile dosttur. Sık sık gider Türkiye’yi bu güçlere şikayet ederler. İktidara gelmek için bunlardan yardım dilenirler.

Bir de sahte milliyetçiler var. Bunların dilinde Türkçülük vardır, milliyetçilik vardır Turan vardır ama bu sözleri Amerikan gemisine binip de öyle söylerler.  Destekledikleri parti Amerika ve emperyalist karşıtı söylemlerde ve eylemlerde bulununca; ‘bu parti kötü oldu, biz iyisini kuralım’ derler ve kurarlar.

ŞEYTANİ YARDIMLAŞMA!

Bu sahtekarların giydiği kıyafetler farklıdır ama gerektiğinde çok iyi yardımlaşırlar.

Kazım Karabekir’in o zor dönemde, “Öyle puslu ki hava; şeytan bile ‘Müslüman’ mintanı giyiyor’ diye tarif ettiği müslüman mintanı giymiş şeytanın günümüzdeki örneği FETÖ, 15/16 Temmuz gecesi kanlı bir darbe teşebbüsünde bulununca, darbenin arkasındaki FETÖ’yü ve Amerika’yı gizleme görevini sahte Atatürkçüler ve sahte milliyetçiler üstlendi.  “Darbe değil, tiyatro”,”Bu Erdoğan’ın bir oyunu” “Bu bir kontrolü darbe” söylemlerini hızla yaymaya başladılar.

Amerika’nın eli kanlı terör örgütü PKK’nın, ‘demokrasi’, ‘özgürlük’ kılıfları altında, TBMM’ne girmesini sahte Atatürkçüler sağladı. Bu terör örgütünin belediyelerde söz sahibi olmalarında gene bu ‘Atatürkçü’, ‘dindar’ ve ‘milliyetçi’ gömleği giymiş şeytanlar büyük rol oynadı.

SAHTESİNİ GERÇEĞİNDEN AYIRMAK KOLAY

Bu sahtekarlari tanımak kolay; Amerika’nın Türkiye hakkındaki planlarına ve dayatmalarına karşı aldıkları tutumlarına bakmak yeter. Bu palan ve dayatmalara karşı çıkmadıkları gibi, halkımızı da bu palanlara evet demeleri için ikna etmenin yollarını ararlar. Bunlardan Amerika ve emperyalizm aleyhinde bir söz duyamazsınız, bir eylem göremezsiniz.

Amerika Türkiye’yi bölmek ister, bunun için PKK’yı kullanır. Bunlar PKK’nın siyasal uzantısı HDP’ye kol kanat gererler. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na Türkiye’nin koyduğu muhalefet şartını kaldırmak isterler. Ordumuz, polisimiz PKK’yı açtığı hendeklere gömmeye başlar, bunlar engel olmaya çalışır. PKK’lı belediye başkanları görevden alınır, bunlar karşı çıkarlar.

Amerika’nın kurmak istediği ikinci İsrail devleti’ne engel olmak için TSK Suriye’ye operasyon düzenler, bunlar Ortadoğu bataklığına batacağız diye feryat ederler. “Suriye’de ne işimiz var”, çıkalım oradan derler.

Türkiye, Amerika, İsrail ve Yunanistan’a karşı Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını korumak için donanmasını bölgeye yollar, bunlar “Ne işimiz var oralarda”, veya “Sondaj yapmayalım” derler.

Emperyalistler Ermenilere soykırım yaptığımızı iddia ederler; bunlar, ‘o tamam da Dersim dosyasını da açalım’ derler.

Amerika bir işaret verir, milliyetçi geçinenler HDP/PKK ile bir araya gelir ve  Uygur Türkleri ile ilgili yalanlar yaymaya başlarlar.

Ömrü Amerika, İsrail gaddarlığına karşı müsümanları, mazlumları koruma ile geçmiş bir komutanı Amerika şehit eder, yalancı dindarlar bu değerli konutana ‘müslüman kasabı’ der; sözümona milliyetçiler ise, ‘Karabağ’ı Ermenilere bu komutan verdi’ diye propoganda yaparlar. Amerika’yı aklamaya çalışırlar.

100 YIL ÖNCE DE BÖYLEYDİ

Atatürk, Erzurum Kongresi’ni açarken bu işbirlikçileri şöyle tarif ediyor:

“Burada acı bir gerçek olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde çok miktarda yabancı parası ile birçok propaganda cereyan ediyor. Bundaki amaç pek açıktır: millî hareketi sonuçsuz bırakmak, millî istekleri felce uğratmak, Yunan, Ermeni emelleri ve vatanın bazı önemli kısımlarını işgal amaçlarını kolaylaştırmaktır. Bununla beraber her devirde, her memlekette ve her zaman ortaya çıktığı gibi bizde de kalp ve sinirleri zayıf, anlayışsız insanlarla beraber vatansız ve aynı zamanda refah ve kişisel çıkarını vatan ve milletin zararında arayan sefiller de vardır.

Doğuda işlerini idare ederken, zayıf noktaları arayıp bulmakta elinden çok iş gelen düşmanlarımız, memleketimizde bunu âdeta bir teşkîlât hâline getirmişlerdir. Fakat kutsal değerlerinin kurtuluşu emelleri ile çırpınan bütün millet, işte bu yüce amaç ve savaşında her türlü engelleri muhakkak ve mutlaka kırıp süpürecektir.”

Biz de diyoruz ki, milletimiz batı emperyalizminin gerçek yüzünü görmiştür ve emellerini anlamıştır. Yönünü Atlantik’ten Avrasya’ya çevirmiştir. Vatanını ve milli çıkarlarını savunma azmini çindedir. Bu işbrilikçilerin çabalarını boşa çıkarmaktadır.

Hiç yorum yok: