100 YIL ÖNCE DE
İŞBİRLİKÇİLER VARDI, ŞİMDİ DE VAR
Önce şu tarifi
yapalım: Bir ülke vatandaşı,
dış güçlerle işbirliği yaparak dış güçlerin istekleri, ülke veya bölge
üzerindeki emelleri doğrultusunda, kendi ülkesinin özgürlüğüne, başımsızlığına,
vatan bütünlüğüne ve kendi vatandaşlarına maddi veya manevi zarar veriyorsa, bu
insana işbirlikçi denir.
Hain olmadan
işbirlikçi olunmaz. Türkiye’nin içi de böyle işbirlikçi hainlerle dolu.
Çiçero, Roma
Senatosunda yaptığı bir konuşmasında şöyle diyor:
“Hain, hain gibi
gözükmez. Kurbanların dilinden konuşur, onların yüz ifadesini takınır ve onlar
gibi giyinir ve bütün insanların kalplerinde yatan değerlere hitap eder. Böyle
bir hain, milletin vicdanını çürütür, devletin temellerini sarsmak için gizli
ve bilinmez şekillerde çalışır. Bir katil bile hainden daha az korkunçtur.
Hainlik korkunç bir bulaşıcı hastalıktır.”
İnönü boşuna “Hiçbir
ülke yoktur ki kendi içinde bizim kadar hain yetiştirebilsin” dememiştir.
Bağımsızlık mücadelemiz sırasında, bu işbirlikçi hainlerin dindar libası
giyinip, İngilizlere nasıl hizmet ettiklerini görmüştü. Şimdilerde sahip
çıkılan, ardından methiyeler dizilen İskilipli Atıf iyi bir örnektir.
ALDATICI
KIYAFETLER
Günümüzde hainlerin sıklıkla giydiği üç aldatıcı
kıyafet var: Dindar, Atatürkçü, Milliyetçi.
Bunları bu kıyafetler içinde
televizyonlarda, gazetelerde, salonlarda, siyasi partilerin içinde, derneklerde
görebilirsiniz. Birbirleriyle kavga eder gibi yaparlar ama hizmet ettikleri yer
aynıdır: Emperyalizm ve onun temsilcisi Amerika.
Bunların dindarlığı da, Atatürkçülüğü de
milliyetçiliği de sahtedir.
Dindar geçinenlerin dillerinde Allah,
inşallah, maşallah sözleri eksik olmaz ama kalplerinde iman yoktur. İslam’ın en
büyük düşmanı Amerika ve İsrail bunların dostudur.
Sahte Atatürkçülerin sırtlarında,
ellerindeki bayraklarda, sözlerinde Atatürk vardır ama eylemlerinde Atatürk de
yoktur, Atatürk’ün emperyalist karşıtı
politikaları da yoktur. Bunlar da Amerika ve genel olarak emperyalist dünya ile
dosttur. Sık sık gider Türkiye’yi bu güçlere şikayet ederler. İktidara gelmek
için bunlardan yardım dilenirler.
Bir de sahte milliyetçiler var. Bunların
dilinde Türkçülük vardır, milliyetçilik vardır Turan vardır ama bu sözleri
Amerikan gemisine binip de öyle söylerler.
Destekledikleri parti Amerika ve emperyalist karşıtı söylemlerde ve
eylemlerde bulununca; ‘bu parti kötü oldu, biz iyisini kuralım’ derler ve
kurarlar.
ŞEYTANİ YARDIMLAŞMA!
Bu sahtekarların giydiği kıyafetler
farklıdır ama gerektiğinde çok iyi yardımlaşırlar.
Kazım Karabekir’in o zor dönemde, “Öyle
puslu ki hava; şeytan bile ‘Müslüman’ mintanı giyiyor’ diye
tarif ettiği müslüman mintanı giymiş
şeytanın günümüzdeki örneği FETÖ, 15/16 Temmuz gecesi kanlı bir darbe
teşebbüsünde bulununca, darbenin arkasındaki FETÖ’yü ve Amerika’yı gizleme
görevini sahte Atatürkçüler ve sahte milliyetçiler üstlendi. “Darbe değil, tiyatro”,”Bu Erdoğan’ın bir
oyunu” “Bu bir kontrolü darbe” söylemlerini hızla yaymaya başladılar.
Amerika’nın eli kanlı terör örgütü
PKK’nın, ‘demokrasi’, ‘özgürlük’ kılıfları altında, TBMM’ne girmesini sahte
Atatürkçüler sağladı. Bu terör örgütünin belediyelerde söz sahibi olmalarında
gene bu ‘Atatürkçü’, ‘dindar’ ve ‘milliyetçi’ gömleği giymiş şeytanlar büyük
rol oynadı.
SAHTESİNİ
GERÇEĞİNDEN AYIRMAK KOLAY
Bu
sahtekarlari tanımak kolay; Amerika’nın Türkiye hakkındaki planlarına ve dayatmalarına
karşı aldıkları tutumlarına bakmak yeter. Bu palan ve dayatmalara karşı çıkmadıkları
gibi, halkımızı da bu palanlara evet demeleri için ikna etmenin yollarını ararlar.
Bunlardan Amerika ve emperyalizm aleyhinde bir söz duyamazsınız, bir eylem göremezsiniz.
Amerika
Türkiye’yi bölmek ister, bunun için PKK’yı kullanır. Bunlar PKK’nın siyasal
uzantısı HDP’ye kol kanat gererler. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na
Türkiye’nin koyduğu muhalefet şartını kaldırmak isterler. Ordumuz, polisimiz
PKK’yı açtığı hendeklere gömmeye başlar, bunlar engel olmaya çalışır. PKK’lı
belediye başkanları görevden alınır, bunlar karşı çıkarlar.
Amerika’nın
kurmak istediği ikinci İsrail devleti’ne engel olmak için TSK Suriye’ye
operasyon düzenler, bunlar Ortadoğu bataklığına batacağız diye feryat ederler. “Suriye’de
ne işimiz var”, çıkalım oradan derler.
Türkiye,
Amerika, İsrail ve Yunanistan’a karşı Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki hak ve
çıkarlarını korumak için donanmasını bölgeye yollar, bunlar “Ne işimiz var
oralarda”, veya “Sondaj yapmayalım” derler.
Emperyalistler
Ermenilere soykırım yaptığımızı iddia ederler; bunlar, ‘o tamam da Dersim
dosyasını da açalım’ derler.
Amerika
bir işaret verir, milliyetçi geçinenler HDP/PKK ile bir araya gelir ve Uygur Türkleri ile ilgili yalanlar yaymaya
başlarlar.
Ömrü
Amerika, İsrail gaddarlığına karşı müsümanları, mazlumları koruma ile geçmiş
bir komutanı Amerika şehit eder, yalancı dindarlar bu değerli konutana ‘müslüman
kasabı’ der; sözümona milliyetçiler ise, ‘Karabağ’ı Ermenilere bu komutan verdi’
diye propoganda yaparlar. Amerika’yı aklamaya çalışırlar.
100
YIL ÖNCE DE BÖYLEYDİ
Atatürk,
Erzurum Kongresi’ni açarken bu işbirlikçileri şöyle tarif ediyor:
“Burada
acı bir gerçek olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde çok miktarda yabancı
parası ile birçok propaganda cereyan ediyor. Bundaki amaç pek açıktır: millî
hareketi sonuçsuz bırakmak, millî istekleri felce uğratmak, Yunan, Ermeni
emelleri ve vatanın bazı önemli kısımlarını işgal amaçlarını kolaylaştırmaktır.
Bununla beraber her devirde, her memlekette ve her zaman ortaya çıktığı gibi
bizde de kalp ve sinirleri zayıf, anlayışsız insanlarla beraber vatansız ve
aynı zamanda refah ve kişisel çıkarını vatan ve milletin zararında arayan
sefiller de vardır.
Doğuda
işlerini idare ederken, zayıf noktaları arayıp bulmakta elinden çok iş gelen
düşmanlarımız, memleketimizde bunu âdeta bir teşkîlât hâline getirmişlerdir. Fakat
kutsal değerlerinin kurtuluşu emelleri ile çırpınan bütün millet, işte bu yüce
amaç ve savaşında her türlü engelleri muhakkak ve mutlaka kırıp süpürecektir.”
Biz
de diyoruz ki, milletimiz batı emperyalizminin gerçek yüzünü görmiştür ve
emellerini anlamıştır. Yönünü Atlantik’ten Avrasya’ya çevirmiştir. Vatanını ve
milli çıkarlarını savunma azmini çindedir. Bu işbrilikçilerin çabalarını boşa
çıkarmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder