24 Ocak 2020 Cuma


ATLANTİK’TEN AVRASYA’YA MİLLİYETÇİ ROTA

Türk Müziği dinleyenler bilir, Selahattin Pınar’ın çok güzel bir şarkısı var; sözlerini Nûrettin Rüştü Bingöl yazmış. Şarkı şöyle başlıyor: “Ümîdini kirpiklerine bağladı gönlüm, yıllarca o bir çift göz için ağladı gönlüm”.  Amerikan devletini önemli bir kurumu olan Rand Corporation’ın Amerika-Türkiye ortaklığının geleceği ile ilgili, “Türkiye’nin Milliyetçi Rotası” (Turkey's Nationalist Course) başlıklı raporunu okuyunca aklıma bu güzel şarkı geldi.

Rapor, bir yandan Türkiye’nin milliyetçi bir rota takip etmeye başladığını ve Amerika ve NATO’dan uzaklaştığını yazıp ağlarken, diğer yandan da ümidini üç muhalefet partisinin 2023’te iktidar olmasına bağladığını anlatıyor.

60 yılı aşkın bir süredir, Akdeniz bölgesinde ve Batı Asya’da Türkiye ve Amerika’nın stratejik ortak olduğu yazılarak başlayan raporun bir yerinde şöyle diyor: “Önümüzdeki beş ila on yıl boyunca Erdoğan, MHP’li ortaklarının teşviki ile farklı derecelerde ABD ve diğer NATO müttefiklerinin çıkarlarına ters düşen iddialı dış politika ve savunma politikaları izleyecek gibi görünüyor. Türkiye’de bu dönemde uygun bir koalisyon ortaya çıkacak, Erdoğan ve AKP’yi 2023’ten sonra iktidardan ayıracak olursa, 2018 seçimlerinde NATO müttefikleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri canlandırmayı savunan siyasi programlar açıklayan önde gelen üç muhalefet partisinden daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir.”

AMERİKA İLE UZLAŞMAK!

Amerika 3 partiden uzlaşama bekliyor. İyi de Amerika ile uzlaşmak ancak onun Türkiye ve Batı Asya politikalarına evet demekle olur. Amerika ne istiyor, sıralayalım:

Bizden, İran’dan, Irak’tan ve Suriye’den toprak alıp, adı Kürdistan olan ikinci bir İsrail devletini kurmasına izin vermemizi;

Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki haklarından vaz geçmemizi ve bu bölgedeki zengin hidrokarbon yataklarına el koymasına ses çıkarmamızı;

Bizi borç batağına sürükleyen ve sömürülmemize yol açan borçlanma ekonomisine devam etmemizi;

Ermenililere soy kırım yaptığımız yalanını kabul etmemizi (bu kabulden sonra sıra tazminat ve toprak talebine gelecek);

Rusya, Çin ve Batı Asya’daki komşu ülkelerle yakın işbirliği içine girmememizi;

Bizi bölünmeye götürecek yasal düzenleler yapmamızı ve buna uygun olarak idari yapılanmayı değiştirmemizi istiyor.

İşte bu konularda Amerika üç partiye güveniyor, yani ümidini bu üç partiye bağlamış durumda.

AMERİKA UZLAŞACAK İKTİDAR İSTİYOR

Amerika’nın yıllardır uyguladığı yöntemdir bu. Bir ülkeyi egemenliği altına almaya kalkarsa, ilk yapacağı şey uzlaşacağı (!) bir yönetimi iktidar yapmaya uğraşır. Geçmiş yıllarda bunun çok örneğini gördük.

Bu rapordan da anlaşılacağı üzere, Amerika, Türkiye üzerindeki egemenliğini kaybetmenin telaşı içerisindedir. Bu amaçla, Türkiye’de yeni bir iktidar istemektedir. Raporda muhalif diye nitelendirilen üç parti var: CHP, İYİP ve HDP.

Kılıçdaroğlu’nun FETÖ operasyonuyla CHP liderliğine getirilmesi tesadüf değildir. Atatürkçülerin kafası karıştırılarak ve Erdoğan düşmanlığı yaygınlaştırılarak Atatürkçüleri Amerika planlarına ortak etmenin yolunu bu şekilde bulmuştur. Bu sözüm ona Atatürkçülerin kafası o kadar karışıktır ki, teröristler meclise girsin, belediyeleri ele geçirsin diye, en az HDP/PKK kadar uğraşırlar.

MHP’nin bölünerek İYİP’in kurulması tesadüf değil. Böylece milliyetçilerin de Amerika ile uzlaşacak bir iktidarı desteklemeleri sağlanmış oldu.

Siz bu Atatürkçülere(!), milliyetçilere(!), liberalleri de katın, HDP zaten Amerika’nın emir komutası altında; İşte size Amerika’nın iktidar projesi.

AVRASYA KORKUSU

Rapor, Türkiye’nin geleceği ile ilgili senaryolar üretirken bir ihtimalden daha söz ediyor: “Avrasya güçleri iktidara egemen olursa, Türkiye’nin Avrupa ve Amerika arasındaki gerginlik kopma noktasına gelir.  Türkiye resmen NATO’dan ayrılır ve Avrasya ve Ortadoğu’daki ortakları ile daha yakın ilişkiler kurmak için harekete geçer”.

Avrasyacı güç olarak da ‘Avrasyacı sosyalist Perinçek grubunu’ ve ‘Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan’, ‘aşırı milliyetçi ve laik’ subayları görüyor.

Mademki Amerika Perinçek’i  ’Avrasyacı güç’ kabul ediyor biz de sözü ona bırakalım:

“Köklü değişiklikler yalnız iç ilişkilerde değildir. Dünya ölçeğinde baktığımız zaman, Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor ve Avrasya’ya yerleşiyor. FETÖ Gladyosu ve PKK gibi ABD aletlerinin tasfiyesi ve Üretim Devrimini gündeme getiren Üretici Sınıflar, devrimin bugünkü iç dinamiklerini oluştururken, Devletin ve Milletin emperyalizme karşı mücadelesi ise devrimin dış dinamiğidir.

Türkiye’nin Atlantik sisteminden ayrılması, ABD emperyalizminin denetiminden kurtulması anlamına geliyor. Türkiye, bu süreçte Avrasya kampının daha bağımsız, daha eşitlikçi, daha kamucu, daha aydınlanmacı ilişkiler sistemine yönelmektedir.

Atlantik sistemi, Türkiye’ye bölünmeyi ve borç batağında boğulmayı dayattı. Ancak Türkiye, tarihten gelen imparatorluklar birikimiyle ve son iki yüzyılın devrim geleneğiyle bu dayatmayı bozmaktadır. Vatan Partisi, Türkiye’nin dinamiklerini ve mecburiyetlerini vurgularken, bu tarihsel birikime güveniyordu ve haklı çıktı. Nitekim Ak Parti Hükümeti de Ağustos 2019’da Dışişleri Bakanı’nın ağzından “Yeniden Asya Açılımını” ilan etmiştir.”

TÜRKİYE GEMİSİ VİRA BİSMİLLAH DEDİ

Türkiye’de saflar netleşti. Atlantikçiler ve Avrasyacılar. Siz bunlara Amerikan gemisinde olanlar ve Türkiye gemisinde olanlar şeklinde değerlendirebilirsiniz. Amerikan gemisinde CHP, İYİP, HDP, SP ve Gül, Davutoğlu ekibi var. Türkiye gemisinde ise, Vatan Partisi, AKP ve MHP var.

Amerika ağlamakta haklı, ümidini bağladığı güçlerin iktidar olma şansı kalmadı. Türkiye gemisi 1945’den bu yana bağlı olduğu Atlantik limanında vira demir demiş ve rotasını Avrasya çevirmiştir. Pruvası neta, ufku ve bahtı açık olsun.

Hiç yorum yok: