ATLANTİK’TEN AVRASYA’YA MİLLİYETÇİ ROTA
Türk Müziği dinleyenler bilir, Selahattin Pınar’ın çok güzel
bir şarkısı var; sözlerini Nûrettin Rüştü Bingöl yazmış. Şarkı şöyle başlıyor: “Ümîdini
kirpiklerine bağladı gönlüm, yıllarca o bir çift göz için ağladı gönlüm”. Amerikan devletini önemli bir kurumu olan Rand
Corporation’ın Amerika-Türkiye ortaklığının geleceği ile ilgili, “Türkiye’nin
Milliyetçi Rotası” (Turkey's Nationalist Course) başlıklı raporunu okuyunca
aklıma bu güzel şarkı geldi.
Rapor, bir yandan Türkiye’nin milliyetçi bir rota takip
etmeye başladığını ve Amerika ve NATO’dan uzaklaştığını yazıp ağlarken, diğer
yandan da ümidini üç muhalefet partisinin 2023’te iktidar olmasına bağladığını
anlatıyor.
60 yılı aşkın bir süredir, Akdeniz bölgesinde ve Batı Asya’da
Türkiye ve Amerika’nın stratejik ortak olduğu yazılarak başlayan raporun bir
yerinde şöyle diyor: “Önümüzdeki beş ila on yıl boyunca Erdoğan, MHP’li
ortaklarının teşviki ile farklı derecelerde ABD ve diğer NATO müttefiklerinin
çıkarlarına ters düşen iddialı dış politika ve savunma politikaları izleyecek
gibi görünüyor. Türkiye’de bu dönemde uygun bir koalisyon ortaya çıkacak,
Erdoğan ve AKP’yi 2023’ten sonra iktidardan ayıracak olursa, 2018 seçimlerinde
NATO müttefikleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri canlandırmayı savunan siyasi
programlar açıklayan önde gelen üç muhalefet partisinden daha uzlaşmacı bir
yaklaşım beklenebilir.”
AMERİKA İLE UZLAŞMAK!
Amerika 3 partiden uzlaşama bekliyor. İyi de Amerika ile uzlaşmak
ancak onun Türkiye ve Batı Asya politikalarına evet demekle olur. Amerika ne istiyor,
sıralayalım:
Bizden, İran’dan, Irak’tan ve Suriye’den toprak alıp, adı Kürdistan
olan ikinci bir İsrail devletini kurmasına izin vermemizi;
Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki haklarından vaz
geçmemizi ve bu bölgedeki zengin hidrokarbon yataklarına el koymasına ses
çıkarmamızı;
Bizi borç batağına sürükleyen ve sömürülmemize yol açan borçlanma
ekonomisine devam etmemizi;
Ermenililere soy kırım yaptığımız yalanını kabul etmemizi (bu
kabulden sonra sıra tazminat ve toprak talebine gelecek);
Rusya, Çin ve Batı Asya’daki komşu ülkelerle yakın işbirliği
içine girmememizi;
Bizi bölünmeye götürecek yasal düzenleler yapmamızı ve buna
uygun olarak idari yapılanmayı değiştirmemizi istiyor.
İşte bu konularda Amerika üç partiye güveniyor, yani ümidini
bu üç partiye bağlamış durumda.
AMERİKA UZLAŞACAK İKTİDAR İSTİYOR
Amerika’nın yıllardır uyguladığı yöntemdir bu. Bir ülkeyi
egemenliği altına almaya kalkarsa, ilk yapacağı şey uzlaşacağı (!) bir yönetimi
iktidar yapmaya uğraşır. Geçmiş yıllarda bunun çok örneğini gördük.
Bu rapordan da anlaşılacağı üzere, Amerika, Türkiye
üzerindeki egemenliğini kaybetmenin telaşı içerisindedir. Bu amaçla, Türkiye’de
yeni bir iktidar istemektedir. Raporda muhalif diye nitelendirilen üç parti var:
CHP, İYİP ve HDP.
Kılıçdaroğlu’nun FETÖ operasyonuyla CHP liderliğine getirilmesi
tesadüf değildir. Atatürkçülerin kafası karıştırılarak ve Erdoğan düşmanlığı
yaygınlaştırılarak Atatürkçüleri Amerika planlarına ortak etmenin yolunu bu
şekilde bulmuştur. Bu sözüm ona Atatürkçülerin kafası o kadar karışıktır ki, teröristler
meclise girsin, belediyeleri ele geçirsin diye, en az HDP/PKK kadar uğraşırlar.
MHP’nin bölünerek İYİP’in kurulması tesadüf değil. Böylece
milliyetçilerin de Amerika ile uzlaşacak bir iktidarı desteklemeleri sağlanmış
oldu.
Siz bu Atatürkçülere(!), milliyetçilere(!), liberalleri de
katın, HDP zaten Amerika’nın emir komutası altında; İşte size Amerika’nın
iktidar projesi.
AVRASYA KORKUSU
Rapor, Türkiye’nin geleceği ile ilgili senaryolar üretirken
bir ihtimalden daha söz ediyor: “Avrasya güçleri iktidara egemen olursa,
Türkiye’nin Avrupa ve Amerika arasındaki gerginlik kopma noktasına gelir. Türkiye resmen NATO’dan ayrılır ve Avrasya ve Ortadoğu’daki
ortakları ile daha yakın ilişkiler kurmak için harekete geçer”.
Avrasyacı güç olarak da ‘Avrasyacı sosyalist Perinçek grubunu’
ve ‘Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan’, ‘aşırı milliyetçi ve laik’
subayları görüyor.
Mademki Amerika Perinçek’i ’Avrasyacı güç’ kabul ediyor biz de sözü ona
bırakalım:
“Köklü değişiklikler yalnız iç ilişkilerde değildir. Dünya
ölçeğinde baktığımız zaman, Türkiye Atlantik sisteminden kopuyor ve Avrasya’ya
yerleşiyor. FETÖ Gladyosu ve PKK gibi ABD aletlerinin tasfiyesi ve Üretim
Devrimini gündeme getiren Üretici Sınıflar, devrimin bugünkü iç dinamiklerini
oluştururken, Devletin ve Milletin emperyalizme karşı mücadelesi ise devrimin
dış dinamiğidir.
Türkiye’nin Atlantik sisteminden ayrılması, ABD
emperyalizminin denetiminden kurtulması anlamına geliyor. Türkiye, bu süreçte
Avrasya kampının daha bağımsız, daha eşitlikçi, daha kamucu, daha aydınlanmacı
ilişkiler sistemine yönelmektedir.
Atlantik sistemi, Türkiye’ye bölünmeyi ve borç batağında
boğulmayı dayattı. Ancak Türkiye, tarihten gelen imparatorluklar birikimiyle ve
son iki yüzyılın devrim geleneğiyle bu dayatmayı bozmaktadır. Vatan Partisi,
Türkiye’nin dinamiklerini ve mecburiyetlerini vurgularken, bu tarihsel birikime
güveniyordu ve haklı çıktı. Nitekim Ak Parti Hükümeti de Ağustos 2019’da
Dışişleri Bakanı’nın ağzından “Yeniden Asya Açılımını” ilan etmiştir.”
TÜRKİYE GEMİSİ VİRA BİSMİLLAH DEDİ
Türkiye’de saflar netleşti. Atlantikçiler ve Avrasyacılar.
Siz bunlara Amerikan gemisinde olanlar ve Türkiye gemisinde olanlar şeklinde
değerlendirebilirsiniz. Amerikan gemisinde CHP, İYİP, HDP, SP ve Gül, Davutoğlu
ekibi var. Türkiye gemisinde ise, Vatan Partisi, AKP ve MHP var.
Amerika ağlamakta haklı, ümidini bağladığı güçlerin iktidar
olma şansı kalmadı. Türkiye gemisi 1945’den bu yana bağlı olduğu Atlantik
limanında vira demir demiş ve rotasını Avrasya çevirmiştir. Pruvası neta, ufku
ve bahtı açık olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder