28 Ağustos 2019 Çarşamba


ATATÜRK’Ü SEVİYORLAR AMA SEVDİKLERİ ATATÜRK DEĞİL

Meşhur hikayedir, Mecnun aylarca, yıllarca çöllerde dolaşıp Leyla’yı arar ve sonunda ona kavuşur. Kavuşur ama mutlu olmaz. Leyla “Beni buldun ama sevinmiyorsun, neden acaba?” diye sorunca mecnun cevap verir: “Seni buldum ama sen benim aradığım Leyla değilmişsin”. Mecnun aslında kendi düşüncesine yarattığı Leyla’ya aşıktır, gerçek Leyla’ya değil.

Milli bayramlarda, 10 Kasımlarda yüzbinlerce insan, kalpleri Atatürk sevgisi ile dolu olarak Anıtkabir’i ziyaret ediyor. Ne yazık ki, bunların büyük bir kısmı Atatürk’ü seviyor ama sevdikleri gerçek Atatürk değil.

Onlar aslında bir simge peşinde koşuyorlar. Onlar için Atatürk, Batı tarzı yaşam biçimi demek oluyor. Batılılara ne kadar çok benzerlerse, o kadar çok Atatürkçü olduklarına inanıyorlar. Batı’yı o kadar çok benimsemişlerdir ki, Batı’nın Türkiye’yi bölme planlarına bilmeden piyon bile olabiliyorlar.

Bunlar aynı ustanın elinden çıkmış gibidirler. Düşünce yapıları, hayat görüşleri birbirlerine benziyor.

Atatürk’ün aşklarını, giyim ve kuşama verdiği önemi, insanlara karşı çok saygılı olduğunu filan bilirler ama onun insanlık tarihinin en büyük devrimcilerinden birisi olduğunu bilmezler. Bilmezler çünkü Atatürk’ü Can Dündar, Yılmaz Özdil, Zülfü Livaneli gibi yazarlardan ve sosyal medya paylaşımlarından öğrenmişlerdir.

Atatürk’ün emperyalistlere karşı nasıl büyük bir mücadele verdiğini dikkate almazlar, zamanımızın en büyük emperyalisti Amerika’nın Türkiye üzerindeki projelerine bilerek veya bilmeyerek yardımcı olurlar.

Bilinçleri Amerikalılaşmıştır, Amerika’nın hayranı kesilmişlerdir çünkü Amerika’yı Hollywood filmlerinden, dizilerden ve Halk TV, Fox Tv, Birgün, Sözcü, Cumhuriyet gibi medya kuruluşlarından takip ederler. Amerika’nın Güneydoğu Asya’da, Irak’ta, Suriye’de, Güney Amerika’da, Orta Amerika’da yüzbinlerce insanın katili olduğunu ya bilmezler ya da dikkate almazlar. Sıkı birer Amerika hayranıdırlar.

Atatürk’ün eğitimin milli olması için gösterdiği çabaları unuturlar, okullarda, Üniversitelerde eğitim dilinin İngilizce olmasını isterler. Söyledikleri her cümlenin içine biri iki İngilizce kelime sokuştururlar. Bütün hayalleri çocuklarını Amerika’da okutmaktır.

Halk müziğini “kıro” müziği diye hor görürler; pop müzik, “Rock” müzik konserlerine giderler, konserin sonunda Atatürkçü olduklarını hatırlayıp hep beraber İzmir Marşı’nı söylerler.

Kilis’teki, Urfa’daki Arapça yazılmış tabelaların fotoğraflarını paylaşıp, Araplaşıyoruz diye şikâyet ederler ama giderek sayıları artan İngilizce tabelalardan rahatsız olmazlar.

Amerika FETÖ aracılığı ile Türkiye’yi işgal etmeye kalkar, bunlar, hapse atılan FETÖ mensupları için “Adalet Yürüyüşü” düzenler. Kamu görevinden uzaklaştırılanların göreve iadesini ister.

Atatürk’ün fotoğrafları konusunda çok hassastırlar ama vatan topraklarını bizden koparıp almak için bize silahla saldıran PKK’nın siyasal uzantısı HDP meclise girsin diye oy toplarlar. Vatan elden gitsin, önemli değil, yeter ki fotoğraf duvarda asılı kalsın.

Vatanın ve milletinin birliğine karşı olan, cumhuriyet düşmanı PKK/HDP ile birlikte Atatürkçülük yapacaklarını sanacak kadar şaşırmış durumdalar.

PKK ormanları yakar, yaktıklarını da bas bas bağırarak itiraf ederler ama bunların beyinleri o kadar uyuşmuştur ki, bir türlü PKK’yı kınayamazlar; Yangınları söndürmek için uçak yerine helikopter kullanıldı diye Tarım ve Orman Bakanını suçlarlar.

Ne zaman rakı lafı geçse hemen Atatürk’ü anarlar, rakı kadehlerine Atatürk’ün resmini koyarlar ama “İki ayyaş” sözüne çok sinirlenirler.

Sahipleri dindar diye BİM’den, A-101’den alışveriş yapmazlar; sahipleri İngiliz olan Migros’u, Alman olan Real’i, Fransız olan Carrefour’u tercih ederler.

Atatürk’ün antiemperyalist tavrı, mazlum milletlerden yana oluşu, milli kültürü yüceltme arzusu, devrimciliği, milliyetçiliği, halkçılığı, devletçiliği, cumhuriyetçiliği bunlarda yok. Tek savundukları laiklik ama onu da din karşıtlığı olarak biliyorlar.

Ne zaman akıllarına Atatürkçülükleri gelse, “Türkiye laiktir laik kalacak” şeklinde slogan atıyorlar. Böylece Atatürkçü olmuş oluyorlar.

Çoğunun iyi niyetinden şüphe etmiyorum ama bilinç ve bilgi eksikliği olduğu muhakkak. Keşke Atatürk’ü, onu tüm özellikleriyle anlatan sağlam kaynaklardan öğrenseler de yalancının yalancısı durumuna düşmeseler…

Hiç yorum yok: