13 Haziran 2019 Perşembe


MEHMETÇİKLERİMİZ VE AYŞECİKLERİMİZ

Müjdem var, müjdem! Anadolu toprağından bereket fışkırıyor. Dün şehit kanları akıtarak vatan kıldığımız bu topraklara şimdi Türk köylüsünün, Türk çiftçisinin alın terleri akıyor. Ve bu terler bize buğday olarak, domates olarak, soğan olarak, patates olarak ve her türlü tarım ürünü olarak geri dönüyor. Toprağa damlayan her damla ter bu toprakları bir kere daha vatan kılıyor.

Çiftçilerimiz adeta toprağı gergefe takmış ve nakış nakış işlemiş gibi. Gözlerim yeşilin her tonuna doydu.

Bayram öncesi, bayramda ve bayram sonrası çok sayıda ili gezme fırsatım oldu. Yol boyu gördüğüm manzaralar beni çok heyecanlandırdı ve geleceğe dönük iyimserliğim arttı. Türk köylüsünün çalışkanlığına bir kez daha tanık oldum.

AYŞEÇİKLERİMİZ DE SAVAŞIYOR

Erkeklerle birlikte kadınlarımız da çalışıyor. Çapa yapan o kadınlar,  başlarında yazmaları, ayaklarında farklı renklerde şalvarları ile yeşillikler içinde açan çiçekler gibi görünüyor. İçlerinde yaşlısı da var, genci de var. Hava sıcak, yazmalarının alınlarına gelen kısımları terden ıslanmış; belli ki çoktan beri çalışıyorlar ama durmak yok.

Yaşları ne olursa olsun ben bu kadınlarımıza Ayşecik diyorum, onlar da birer savaşçı…

“KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”

Atatürk bu köylülerle Türk Devrimi’ni gerçekleştirdi. Devrim sonrası egemenlik Türk milletine geçmişti. Anadolu köylüsü artık padişahın kulu değildi; yeni devletin özgür vatandaşları olmuştu.

Ne yazık ki, 1940’lı yıllardan sonra Türk köylüsünün hatta tüm emekçilerin siyasal etkinliği azalmaya başladı. 1980’den sonra uygulanan, liberal ekonomik programlar sonucunda, ülkeleri tarafından sübvanse edilen, makineleşmiş, tarımda modern yöntemleri uygulayan çok büyük tarım işletmelerinin açık saldırısı ile karşı karşıya kaldı.

Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya’dan kaynaklanan kapitalist kârlılık kuralına göre işleyen tarımsal kapitalizm, Türk köylüsünü yoksullaştırdı.

Köylümüz çalışıp çabaladı üretti ama emeğinin ve toprağa akıttığı terin karşılığını alamadı. Girdilerin fiyatı arttı, üretim maliyeti yükseldi, kapitalist tarım işletmelerinin ülkeye gümrüksüz giren ucuz malları ile rekabet edemez duruma geldi. Sonuçta farklı ülkelerdeki çiftçilerinin ürettikleri pirinçler, nohutlar, mercimekler v.b. geldi soframıza oturdu. Türk tütünü gitti, Virginia tütünü geldi, şeker pancarı gitti, ABD’nin nişastası geldi. Köylerden kentlere göç hızlandı.

VATAN TOPRAĞI TERLERLE SULANIYOR

Mehmetçiklerimiz, polislerimiz kentlerde, dağlarda, kırlarda emperyalizme karşı büyük bir savaş veriyor. Bu kahramanlarımızın uğruna şehit oldukları bu topraklarda ise onların babaları, kardeşleri, eşleri, bacıları da kapitalist tarım emperyalizmine karşı savaşıyor.

Düşman aynı, toprak aynı ve o toprağın adına bunun için vatan diyoruz. Toprak sadece kanla sulanınca vatan olmuyor, alın teri ile de sulamak gerekiyor.

Selam olsun bu topraklar için ölümü hiçe sayan Mehmetçiklere, selam olsun bu toprakları dantel işler gibi işleyen Ayşeciklere…

Hiç yorum yok: