MEHMETÇİKLERİMİZ
VE AYŞECİKLERİMİZ
Müjdem var, müjdem! Anadolu toprağından bereket fışkırıyor.
Dün şehit kanları akıtarak vatan kıldığımız bu topraklara şimdi Türk
köylüsünün, Türk çiftçisinin alın terleri akıyor. Ve bu terler bize buğday
olarak, domates olarak, soğan olarak, patates olarak ve her türlü tarım ürünü
olarak geri dönüyor. Toprağa damlayan her damla ter bu toprakları bir kere daha
vatan kılıyor.
Çiftçilerimiz adeta toprağı gergefe takmış ve nakış nakış işlemiş
gibi. Gözlerim yeşilin her tonuna doydu.
Bayram öncesi, bayramda ve bayram sonrası çok sayıda ili
gezme fırsatım oldu. Yol boyu gördüğüm manzaralar beni çok heyecanlandırdı ve
geleceğe dönük iyimserliğim arttı. Türk köylüsünün çalışkanlığına bir kez daha
tanık oldum.
AYŞEÇİKLERİMİZ DE SAVAŞIYOR
Erkeklerle birlikte kadınlarımız da çalışıyor. Çapa yapan o
kadınlar, başlarında yazmaları,
ayaklarında farklı renklerde şalvarları ile yeşillikler içinde açan çiçekler
gibi görünüyor. İçlerinde yaşlısı da var, genci de var. Hava sıcak,
yazmalarının alınlarına gelen kısımları terden ıslanmış; belli ki çoktan beri
çalışıyorlar ama durmak yok.
Yaşları ne olursa olsun ben bu kadınlarımıza Ayşecik
diyorum, onlar da birer savaşçı…
“KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR”
Atatürk bu köylülerle Türk Devrimi’ni gerçekleştirdi. Devrim
sonrası egemenlik Türk milletine geçmişti. Anadolu köylüsü artık padişahın kulu
değildi; yeni devletin özgür vatandaşları olmuştu.
Ne yazık ki, 1940’lı yıllardan sonra Türk köylüsünün hatta tüm
emekçilerin siyasal etkinliği azalmaya başladı. 1980’den sonra uygulanan,
liberal ekonomik programlar sonucunda, ülkeleri tarafından sübvanse edilen,
makineleşmiş, tarımda modern yöntemleri uygulayan çok büyük tarım
işletmelerinin açık saldırısı ile karşı karşıya kaldı.
Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya’dan kaynaklanan kapitalist
kârlılık kuralına göre işleyen tarımsal kapitalizm, Türk köylüsünü
yoksullaştırdı.
Köylümüz çalışıp çabaladı üretti ama emeğinin ve toprağa
akıttığı terin karşılığını alamadı. Girdilerin fiyatı arttı, üretim maliyeti
yükseldi, kapitalist tarım işletmelerinin ülkeye gümrüksüz giren ucuz malları
ile rekabet edemez duruma geldi. Sonuçta farklı ülkelerdeki çiftçilerinin
ürettikleri pirinçler, nohutlar, mercimekler v.b. geldi soframıza oturdu. Türk
tütünü gitti, Virginia tütünü geldi, şeker pancarı gitti, ABD’nin nişastası
geldi. Köylerden kentlere göç hızlandı.
VATAN TOPRAĞI TERLERLE SULANIYOR
Mehmetçiklerimiz, polislerimiz kentlerde, dağlarda, kırlarda
emperyalizme karşı büyük bir savaş veriyor. Bu kahramanlarımızın uğruna şehit
oldukları bu topraklarda ise onların babaları, kardeşleri, eşleri, bacıları da
kapitalist tarım emperyalizmine karşı savaşıyor.
Düşman aynı, toprak aynı ve o toprağın adına bunun için
vatan diyoruz. Toprak sadece kanla sulanınca vatan olmuyor, alın teri ile de
sulamak gerekiyor.
Selam olsun bu topraklar için ölümü hiçe sayan
Mehmetçiklere, selam olsun bu toprakları dantel işler gibi işleyen Ayşeciklere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder