SİSTEMİ
SORGULAYALIM
Ekonomik kriz içerisinde olduğumuzu inkar etmek mümkün değil. Yükselen enflasyon, artan işsizlik, ardı ardına ilan edilen konkordatolar, iflaslar, fabrikalardan çıkarılan işçiler, bozulan gelir dağlılımı, artan ekonomik eşitsizlikler bu krizin kanıtları...
Ekonomik kriz içerisinde olduğumuzu inkar etmek mümkün değil. Yükselen enflasyon, artan işsizlik, ardı ardına ilan edilen konkordatolar, iflaslar, fabrikalardan çıkarılan işçiler, bozulan gelir dağlılımı, artan ekonomik eşitsizlikler bu krizin kanıtları...
İnsanlar çare
arıyor ama suçlanan sadece iktidarlar oluyor. İktidar değişince, her şey
düzelecek sanılıyor. 1980’den bu yana uygulanan liberal kekonomik model ise hiç
sorgulanmıyor.
Sistem
sorgulanmıyor çünkü kapitalist, liberal ekonomik modelin en başarılı sistem
olduğuna dair insanlar inandırılmış, önyargılar oluşturulmuş. Bırakın
sosyalizmi, devletçilik, planlı kalkınma bile tu kaka olmuş. Küreselleşmiş,
liberalleşmiş bir ekonomik modelin çok başarılı olacağına dair kanaatler
insanlarımızın beynine çakılmış.
KÜRESELLEŞME
EMPERYALİZMİN DAYATMASIDIR
‘Küreselleşme’ emperyalizmin
bir diğer adıdır. Büyük sermayenin paraları toplamak için kurduğu ve uygulamaya
soktuğu bir sistemdir. ABD, bu sistemi sürdürmek için, yıllardır kendi
planladığı ve yürüttüğü canice ve insafsızca savaşlarla dünyayı kana buladı.
Bu sistemin
kaymağını yiyenlerin, sermayelerini sürekli artıranların yönetip yönlendirdiği bir medyamız var. Bu
medyanın yazarları, çizerleri, sözcüleri sistemin tartışılmasına izin vermiyor.
Atlantik sistemi liberalizmi dayatıyor, bu yazar çizer takım da onların sözcülüğünü
yapıyor. Toplumun önüne başka ekonomik modeller konulmuyor.
Meclis içindeki
partiler, iktidarı ile muhalefeti ile bu sistemin savunucusu kesilmiş.
Aralarındaki yarış ise bu sistemden
faydalanmak için iktidara gelme mücadelesine dönüşmüş.
YENİ BİR DÜNYA
KURULUYOR
Oysa dünya
değişiyor. Amerikan’ın egemen olduğu ve kapitalist, liberal ekonominin diğer
ülkelere şu veya bu şekilde dayatıldığı dönem geride kalıyor.
Çin, Hindistan
gibi ülkelerin hızlı kalkınması ve refahın topluma daha hakkaniyetli biçimde
dağıtıldığının görülmesi Atlantik sisteminini de onun ekonomik modelini de
tarışılır hale getirdi. Kapitalist, liberal ekonomi geride sömürü, zulüm, kan
ve göz yaşı bırakarak etkisini yitiriyor. Atalantik çağı bitiyor, Avrasya çağı
başlıyor.
ÖN YARGILARIMIZI
YIKALIM
Değişen dünyaya gözlerimizi
kapatamayız. Gözlerimiz açalım, kulaklarımızı farklı seslere alıştıralım ve ön
yargılarımızı yıkalım artık. Kapitalist liberal sistem dışında kalkınan
ülkeleri görelim.
Serbest ticaret,
sürekli özelleştirme, gümrükleri indirme, ihtiyaçları ithalatla karşılama, işçi
haklarına kısıtlama, sermayenin ve malların serbest dolaşımı, yabancılara maddi
varlıklarımızın satışı dönemine artık son verelim.
SİSTEMİ DEĞİŞELİM
İktidarı
değiştirmek çözüm değildir. İktidarle birlikte sistemi değiştirelim. Özal
gider, Çiller gelir; Çiller gider, Derviş gelir; Derviş gider, Erdoğan gelir
ama sorunlar bitmez.Türkiye, üretimi esas alan, planlı, kamu ağırlıklı,
emekçilere saygı duyulan yeni bir ekonomik sistemi bir an önce uygulamaya
başlamalıdır.
Siyasi
seçimlerimiz bu gerçeğe göre yapalım. Kim “Üretim Ekonomisini” savunuyorsa, kim
Avrasya çağının öncü partisiyse iktidarı ona verelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder