AMAÇ YENİ BİR İKTİDAR
Amerika’nın yıllardır uyguladığı yöntemdir bu: Bir ülkeye
egemen olmak isterse, ilk yaptığı şey mevcut iktidarı yıpratmak, ülkeyi seçime
götürmek ve bu şekilde uzlaşacağı (!) bir yönetimi iktidar yapmak. Bunun için,
ülke içinde kaos yaratır, ekonomik saldırılarda bulunur, terör örgütlerinden
faydalanır ve iktidarı yıpratır ve seçim ortamı yaratır.
Bununla başaramazsa sıra darbelere ve askeri müdahalelere
gelir. Geçmiş yıllarda bunun çok örneğini gördük.
15 Temmuz 2016’da darbe teşebbüsünde bulundular ama
başaramadılar. Sıra sözüm ona demokratik yollarla yen bir iktidar oluşturmaya
geldi.
Bunu söylerken olgulardan ve nesnel gerçeklerden hareket
ediyoruz: Sıralayalım o olguları ve gerçekleri:
Amerikan devletinin önemli bir kurumu olan Rand Corporation,
Amerika-Türkiye ortaklığının geleceği ile ilgili olarak, “Türkiye’nin
Milliyetçi Rotası” (Turkey's Nationalist Course) başlıklı bir raporu 14 Şubat
2020 tarihinde yayınladı.
Rapor, bir yandan Türkiye’nin milliyetçi bir rota takip
etmeye başladığını ve Amerika ve NATO’dan uzaklaştığını yazıp bu durumdan
duyulan rahatsızlığı yazarken, diğer yandan da Amerika’nın ümidini üç muhalefet
partisinin 2023’te iktidar olmasına bağladığını anlatıyor.
60 yılı aşkın bir süredir, Akdeniz bölgesinde ve Batı
Asya’da Türkiye ve Amerika’nın stratejik ortak olduğu yazılarak başlayan
raporun bir yerinde şöyle deniyor: “Önümüzdeki beş ila on yıl boyunca Erdoğan,
MHP’li ortaklarının teşviki ile farklı derecelerde ABD ve diğer NATO
müttefiklerinin çıkarlarına ters düşen iddialı dış politika ve savunma
politikaları izleyecek gibi görünüyor. Türkiye’de bu dönemde uygun bir
koalisyon ortaya çıkacak, Erdoğan ve AKP’yi 2023’ten sonra iktidardan ayıracak
olursa, 2018 seçimlerinde NATO müttefikleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri
canlandırmayı savunan siyasi programlar açıklayan önde gelen üç muhalefet
partisinden daha uzlaşmacı bir yaklaşım beklenebilir.”
Rapordan Amerika’nın ümidini ‘önde gelen üç muhalefet
partisi’ne (CHP, İP, HDP) bağladığı anlaşılıyor.
BIDEN’IN AMACI BİR İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ
Biden, bu raporun yayınlanmasından kısa bir süre sonra bir
televizyon programında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan ve
muhaliflere destek veren, Türkiye'deki iktidarı değiştirebilmenin yollunu
anlatan skandal ifadeler kullandı.
Söyledikleri özetle şöyle: “Bence ona (Erdoğan'a) çok farklı
bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça
göstermemiz lazım. Yani çok endişeliyim. Ama benim yaptığım gibi onlarla
(muhalif liderlerle) doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri
için hala var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve
onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile...”
Bunları sadece Biden sözleri olarak değerlendirmemek gerek;
bu sözler Amerika’nın Türkiye ile ilgili tutumunu ve planlarını anlatıyor.
BIDEN’IN DOSTLARI HAREKETE GEÇTİ
Biden’ın “Erdoğan’ı darbe ile değil seçimle indireceğiz”
sözü CHP, İP ve HDP’yi harekete geçirdi. Bu andan itibaren bu partilerin
liderleri ve bu partileri destekleyen medya kuruluşları fitne, fesat,
bozgunculuk kokan söylemlerini ve yayınlarını artırdılar ve sürekli olarak
erken seçim isteklerini dile getirmeye başladılar.
Bir kısım gazeteler ve televizyonlar da erken seçim
istekleriyle birlikte yalan yanlış haberlerle iktidarı yıpratmak için düzenledikleri
kampanyaları hızlandırdı. Çok sayıda insan da bilerek veya bilmeyerek bu
kampanyaları sosyal medya üzerinden yaymaya başladı.
AMERİKA ORMANLARIMIZA SALDIRDI
“Ormanlarımızı PKK yaktı” sözü eksiktir, doğrusu
“ormanlarımızı Amerika yaktı” olmalıdır.
Amerika ormanlarımız yaktı çünkü üç amacı var:
Ekonomik: Ormanlarımızı ve diğer doğal değerlerimizi yok
etmek, turizmi baltalamak, o bölgedeki üretim tesislerini tahrip etmek.
Psikolojik: Halkı dehşet ve korkuya sevk etmek ve toplumda
güvensizlik ve karamsarlık duygusunu artırmak.
Siyasal: İktidar değişikliğini yapmak için erken seçim
şartlarını oluşturmak.
Aslında, ilk iki hedeften beklenen de CHP, İP, HDP, SP ve
diğer dostlarını iktidara taşımak…
ACİL OLARAK YAPILMASI GEREKENLER
Bu alçak saldırı cevapsız kalamaz. Türk milleti, saldırının
boyutu ve biçimini göz önüne alarak cevabını en sert biçimde vermelidir. Görev,
tüm milli güçlere düşmektedir.
Acil olarak şunlar yapılmalıdır:
Batı sistemi içine kalarak özgür olamayız, bağımsız
olamayız, topraklarımızı, ormanlarımızı, denizlerimizi koruyamayız. Batı ile
ilişkilerimiz arttıkça, bağımsızlığımızdan sürekli tavizler verdik.
‘Uyducu’luğa dönüşen Batıcı politikalar artık terk edilmelidir.
NATO’dan çıkılmalıdır. NATO’dan çıkmak da yetmez, Türkiye
1940’lı yıllarda girdiği Batı sisteminden kopup Asya’daki gerçek dostlarına
yönelmelidir.
İncirlik ve Kürecik üsleri Amerikan askerlerine kapatılmalı,
buradaki Amerikalılar kovulmalıdır.
Amerika’nın ve Amerikancı çevreleri yürüttüğü psikolojik
savaşa karşı milli güçler topyekûn hücuma geçmelidir. Gaflet içine düşmüş
vatandaşlarımız uyarılarak, bilgilendirilerek kazanılmalıdır
HDP kapatılmalıdır ve PKK bitirilmelidir. HDP/PKK
destekçileri de en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
En kısa zamanda Suriye ile askeri, siyasi ve ekonomik iş birliği
içine girilmelidir.
Amerikalıların Batı Asya’dan kovulması için tüm bölge
ülkeleriyle birlikte hareket edilmelidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin diğer ülkeler tarafından
tanınması için Kırım ve Abhazya konusunda Rusya ile anlaşılmalıdır. Çin’in ve İran’ın
KKTC’yi tanıması için gerekli temaslar artırılarak yapılmalı ve Kıbrıs’ın Çin’in
ve İran’ın güvenliği için ne kadar önemli olduğu anlatılmalıdır.
Savunma sanayimizin gelişmesi için her türlü girişim
hızlandırılmalı ve TSK’nın yabancı silahlara olan bağımlılığı azaltılmalıdır.
Batı’nın dayattığı adına ister liberalizm, isterseniz
borçlanma ekonomisi deyin, sömürülmemize hizmet eden ve bizi borç batağına
sürükleyen ekonomik programlardan vazgeçilmeli ve ‘Üretim Devrimi’ programı
uygulanmaya başlanmalıdır.
Bütün bunları gerçekleştirmek için tüm milli güçler bir
araya gelmeli ve üreticilerin milli hükumeti bir an önce kurulmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder