BATI’NIN BATI ASYA MERAKI
Kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkan emperyalizmden çok
daha önce sömürgecilik vardı. Sömürgecilik, bir toplumun coğrafi ve etnik
olarak uzak başka toplum tarafından bir iktidarca yönetilmesidir. İngiltere,
Portekiz, Amerika, Hollanda, Belçika sömürgeye dayanan büyü imparatorluklar
kurdular. Yüz yıllarca diğer halkları sömürdüler ve egemenliklerini sürdürmek
için acımasızca katlettiler, işkenceler yaptılar. İnsanların hem topraklarını
hem mallarını hem de canlarını aldılar.
Katliamlar söz konusu olduğunda, ortaya yüce amaçlar
sürülür. Gerçek amaç hep gizlenir. Bunun en iyi örneği Haçlı Seferleri’dir.
Avrupa’nın Batı Asya merakı çok uzun yıllar öncesine
dayanır. Birinci haçlı seferi ile başlayan büyük akınlar yaklaşık yüzyıl kadar
sürmüştür. Haçlı seferleri dinsel amaçlara bağlanmıştı. Kudüs dinsizlerin
elinden kurtarılacak ve Bizans’a yardım edilerek Anadolu’daki Türk yerleşimine
engel olunacaktı. Gerçek sebep ise, toprak ve öteki zenginlikleri elde etmekti.
Art arda seferler yapıldı. Kudüs işgal edildi. Edilmesine
edildi ama yerel halkın uzun soluklu direnci ve karşı koyması sert oldu.
Saldırganlar sürekli kayıp vermeye başladılar. Sonunda, Akdeniz kıyısı boyunca
birkaç tutanak noktasına geri çekilmeye mecbur kaldılar.
Bu yerleşim yerlerinden en önemlisi, şimdiki İsrail’in
kuzeyinde bulunan Akra oldu. Ancak 1291 yılında o da Müslümanların saldırısına
uğradı. Olaylar Vietnam’daki duruma çok benziyordu. Amerikalılar Vietnam’dan
nasıl kaçtılarsa, bu yabancı istilacılar da aynı şekilde kaçıp kurtulmaya
çalıştı. Kaçamayanlar cezalarını bir şekilde ödediler.
Sefere katılan bu silahlı din adamlarının bazıları ise ‘Kutsal
Topraklara’ gelen hacılar için yapılar inşa ettiler. Bazıları iki yüz yıl kadar
bu şatolarda kaldılar ve çıban başı oldular. Tanrıya hizmet bahanesi ile
korsanlık bile yaptılar. Bu şatoların en meşhuru Suriye’nin batısında yüksek
bir dağda inşa edilmiş olan Krakdes Chevaliers şatosudur. İsrail de bugünün çıban
başı olarak, sömürgecilerin devamı gibi davranıyor.
DÜN SÖMÜRGECİLER VARDI BUGÜN EMPERYALİSTLER VAR
Evet! Dün sömürgeciler Batı Asya’ya saldırmıştı, bugün de emperyalistler.
Gene kutsal değerler ve yüce amaçlar bahane oldu. Saddam ve Esat diktatördü,
halklarına zulmediyorlardı. Üstelik Irak’ın elinde bulunan nükleer ve kimyasal
silahlar insanlık için büyük bir tehdit oluşturuyordu.
Amerika ve dünya kamuoyu bu yalanlara inandırıldı ve
Amerika’nın başını çektiği emperyalist saldırı başladı. Amerika art arda iki
kere Irak’ı işgal etti. Irak’ı da yetinmedi, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında
22 ülkenin yönetimlerini ve sınırlarını değiştirmeye kalktı.
Güya diktatörlüklere son verecek, insan haklarını
önleyecekti. Ama olan bölge halkına oldu. İki milyona yakın insan canından
oldu. Evini, yurdunu terk etmeye mecbur kaldı. Bölgeyi kan ve barut kokusu
sardı.
Esas amacı ise, bölgenin zengin petrol ve doğal gez
zenginliklerine el koymak, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve İran’dan Akdeniz’e
kadar uzanan, adına Kürdistan dediği ikinci İsrail devletini kurmaktı. Amacına
tam olarak ulaşamadan bölgeden askerlerini büyük ölçüde geri çekti. Tıpkı
yüzyıllar öncesi Haçlıların çekip gittiği gibi pılısını pırtısını bırakıp
gitti, gitmeye de devam ediyor.
“DÜŞÜK YOĞUNLUKLU, UZUN VADELİ ÇATIŞMA”
Amerika kendi askerlerinin büyük kısmını geri çekti ama yeni
bir strateji uygulamaya başladı: “Düşük yoğunluklu, uzun vadeli çatışma”.
Bu çatışma tarzında Amerika kendi askerlerinden çok,
eğittiği, danışmanlık yaptığı, parasal olarak desteklediği, silahlandırdığı
örgütleri kullanıyor. Bu bakımdan, bu çatışma modeline “vekalet savaşı” da
denebilir. PKK, YPG, PYD, DEAŞ, Amerika’nın taşeron savaşçılarıdır.
Amerika’nın bu örgütleri kullanmaya, desteklemeye devam
etmesini ve Amerika’ya tabi bir iktidar oluşturmak için gösterilen gayretleri
bir arada düşününce, ‘İkinci İsrail’ projesinden vazgeçilmediği ama uzun vadeye
yayıldığı anlaşılıyor.
UZATMAYALIM BİTİRELİM
Düşük yoğunluklu çatışma uzadıkça, Amerika ve İsrail’in
şansı artar. Amerika’nın beklentisi Türk halkının bu çatışmalardan bıkmasını ve
‘ver kurtul’ aşamasına gelmesini sağlamak ve devam edip giden bu çatışmalardan
ve oluşan ekonomik krizden de yararlanarak kendisine tabi bir yönetim
oluşturmaktır. Bu şekilde, amacına ulaşmış olacaktır.
Türkiye bu oyunu bozmalıdır. Suriye’nin kuzeyine yerleşmiş
bir terör unsurlarını bir an önce yok etmelidir. Suriye’nin kuzeyinde ikinci
bir ‘Krakdes Chevaliers’e izin vermemelidir. Bunun için, başta Suriye olmak
üzere bölge ülkeleri ile askeri dahil her türlü işbirliğine girmelidir. Amerika
ve İsrail’in bu projesine dur demenin en iyi yolu budur.
Bu işbirliği sağlanırsa, sonuç, yüzyıllar öncesindeki haçlı
seferlerindeki gibi olacaktır. Batı Asya, tüm yer altı ve yer üstü
zenginlikleri ile bölge ülkelerine ait olacak, Amerika bu bölgede söz sahibi
olmaktan çıkacak, İsrail’in genişleme planları da suya düşecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder