15 Kasım 2019 Cuma


“ŞARK MESELESİ”, SEVR, LOZAN VE CHATHAM HOUSE

İBB Başkanı İmamoğlu Chathan House’u ziyeret etmiş çok da iyi karşılanmış. Nedir bu Chatham derseniz, anlatalım:

Resmen 1920’de kurulmuş ama kökleri çok daha eskiye dayanıyor. İlk kurulduğundaki adı, “Yuvarlak Masacılar”mış. Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i düzenleyen bu masaydı. İngilizlerin emperyalist projelerini geliştiren ve uygulamasını takip eden bu kurum, resmen kurulunca Chatham House ismini almış.

Chatham House, Batı’nın “Şark Meselesi”ni çözmek için faaliyet gösteren bu kurum görevine devam ediyor diyoruz çünkü Sevr ile “Batı Sorunu”nu hallettiklerini sanan İngilizler Lozan’da Türkiye Cumhuriyet’nin varlığını kabul edince meselenin çözülmediğini anladılar. “Şark” yani Türkler onlar için çözülmesi gereken bir sorun olmaya devam etti ve ediyor. Onlar da bu “kristal evi” kullanarak emperyalist arzularını gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

“NEDİR BU ŞARK” MESELESİ?

Şark meselesinin ne olduğuna dair batılı ve yerli tarihçilerin çok farklı tarifleri var. Biz bunlardan Yusuf Akçura’nın tarifini verelim:

“Şark meselesi, Hristiyan Avrupa milletlerinin Müslüman milletlerin iktisadî ve siyasî nüfuz ve hükmü altına almak maksadından ortaya çıkan tarihi meselelerin toplamıdır. Avrupa devletleri Osmanlı mülkünü farklı yönlerden zapt etmek arzularından ve Osmanlı Devleti idaresi altında bulunan muhtelif kavimlerden bazılarının birer müstakil hükumet teşkil etmek istemelerinden doğan tarihi olayların toplamıdır.”

Akçura, konuya ekonomik açıdan da bakıyor: “…yakın ve uzak doğuyu kendi sermayedarlarının kontrolleri altına almak için Avrupa hükumetleri (bir müddetten beri Amerika hükumeti de) bu ülkelere musallat olmuşlardır.”

Avrupa devletleri şark meselesini çözerken paylaşım mücadeleleri içine girdiler. Birinci cihan harbi de bir paylaşım savaşıdır. Osmanlı mülkünü paylaşmada anlaşamadıkları için çözümü silahta aradılar.

MONDROS, SEVR VE LOZAN

Bu paylaşım harbi sonunda Osmanlı devleti müttefikleriyle birlikte yenilince, İngiltere, Fransa ve diğer batılı ülkeler “Şark Meselesi”nin sona erdiğini sandılar. Önce Mondros arkasından Sevr imzalandı fakat Batılıların hiç hesap edemediği bir direnişle karşılaştılar. Atatürk önderliğindeki Türk milleti, onlar açısından sorunun bitmediğini, kazandığı vatan savaşı ile ortaya koydu. Sevr yırtıldı Lozan imzalandı.

Atatürk, Lozan’ı takiben mecliste yaptığı konuşmada durumu şöyle özetlemiş: “Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sévres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!” Atatürk, büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirirken, Batılı güçler açısından için şark meselesinin çözülmediğini de ilan ediyordu.

Batılı güçler Lozan’ı hazmedemediler. Onlar için şark meselesi yeniden başlamıştı. Bu meseleyi çözmeleri gerekiyordu. Akçura’nın tarif ettiği yöntemleri tekrar uygulamaya başladılar. Türkiye’yi parçalamak için etnik ve mezhepsel ayrımcılığı kışkırttılar. Kürt vatandaşlarımızı kandırmaya çalıştılar. PKK’yı kurup desteklediler.  Yetmedi ekonomik olarak da saldırdılar. Dayattıkları ekonomik sistem yüzünden Türkiye’yi borç batağına soktular.

CHATHAM HOUSE VE İMAMOĞLU

İngiltere, dün Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve sömürmek için Chatham House’u nasıl kullandıysa bugün de aynı şekilde kullanıyor. Sadece Türkiye’de değil, tüm Batı Asya’da kendi politikalarını uygulatmak için adam devşiriyor, adam yetiştiriyor. Kendisine hizmet edenleri de ödüller vererek destekliyor.

Chatham House, yaptığı hizmetler karşılığında, 2010 yılında Abdullah Gül’e ödül verdi. Ödül töreninde Kraliçe de bulundu.  Gül’ün Ermenistan ve Türkiye arasında mutabakat sağladığı ve bölünmüş Kıbrıs’ın birleştirilmesi için çaba gösterdiği törende özellikle belirtildi. Yani, İngiltere’ye hizmet de kusur etmemiş ve ödülü almış.

İmamoğlu’nun iktidara gelmek için sığındığı ev işte bu Chatham House’dur. Orada kendisinden muhtemelen şunlar istenecektir:

Türkiye, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”na koyduğu muhalefet şerhini kaldırsın. Kürtlere yerel özerklik verilsin. Türk ordusu Suriye ve Irak’tan çekilsin. “Kürt sorununu” (!) çözmek için açılım yapılsın. Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığı kabul edilsin. Ermenistan sınırı açılsın. Kıbrıs’taki haklarınızdan vazgeçin, TSK adadan çekilsin. Rumların isteklerine evet deyin. Doğu Akdeniz’de Petrol ve doğal gaz aramalarından vazgeçin. Liberal ekonomi programlarını uygulama devam edin.

İngiltere bu isteklerini uygulatabilirse, şark meselesini de çözmüş olur.  İktidara gelmek için İngiltere’nin hamiyetine sığınan İmamoğlu, bu isteklere evet der mi, bilemeyiz ama Türk milletinin hayır diyeceği muhakkak…

İmamoğlu’na bazıları ikinci Atatürk demişti. İktidara gelmek için İngiltere’den yardım isteyen İmamoğlu’na “ikinci” sıfatı verilecekse, ikinci Vahdettin denebilir. O da zamanında iktidarı İngiltere’den istemişti.

Hiç yorum yok: