“ŞARK MESELESİ”, SEVR, LOZAN VE CHATHAM HOUSE
İBB Başkanı İmamoğlu Chathan House’u ziyeret etmiş çok da
iyi karşılanmış. Nedir bu Chatham derseniz, anlatalım:
Resmen 1920’de kurulmuş ama kökleri çok daha eskiye dayanıyor.
İlk kurulduğundaki adı, “Yuvarlak Masacılar”mış. Osmanlı Devleti’ni parçalamaya
yönelik Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i düzenleyen bu masaydı.
İngilizlerin emperyalist projelerini geliştiren ve uygulamasını takip eden bu
kurum, resmen kurulunca Chatham House ismini almış.
Chatham House, Batı’nın “Şark Meselesi”ni çözmek için
faaliyet gösteren bu kurum görevine devam ediyor diyoruz çünkü Sevr ile “Batı
Sorunu”nu hallettiklerini sanan İngilizler Lozan’da Türkiye Cumhuriyet’nin
varlığını kabul edince meselenin çözülmediğini anladılar. “Şark” yani Türkler
onlar için çözülmesi gereken bir sorun olmaya devam etti ve ediyor. Onlar da bu
“kristal evi” kullanarak emperyalist arzularını gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
“NEDİR BU ŞARK” MESELESİ?
Şark meselesinin ne olduğuna dair batılı ve yerli
tarihçilerin çok farklı tarifleri var. Biz bunlardan Yusuf Akçura’nın tarifini
verelim:
“Şark meselesi, Hristiyan Avrupa milletlerinin Müslüman milletlerin
iktisadî ve siyasî nüfuz ve hükmü altına almak maksadından ortaya çıkan tarihi
meselelerin toplamıdır. Avrupa devletleri Osmanlı mülkünü farklı yönlerden zapt
etmek arzularından ve Osmanlı Devleti idaresi altında bulunan muhtelif kavimlerden
bazılarının birer müstakil hükumet teşkil etmek istemelerinden doğan tarihi olayların
toplamıdır.”
Akçura, konuya ekonomik açıdan da bakıyor: “…yakın ve uzak doğuyu
kendi sermayedarlarının kontrolleri altına almak için Avrupa hükumetleri (bir
müddetten beri Amerika hükumeti de) bu ülkelere musallat olmuşlardır.”
Avrupa devletleri şark meselesini çözerken paylaşım
mücadeleleri içine girdiler. Birinci cihan harbi de bir paylaşım savaşıdır.
Osmanlı mülkünü paylaşmada anlaşamadıkları için çözümü silahta aradılar.
MONDROS, SEVR VE LOZAN
Bu paylaşım harbi sonunda Osmanlı devleti müttefikleriyle
birlikte yenilince, İngiltere, Fransa ve diğer batılı ülkeler “Şark Meselesi”nin
sona erdiğini sandılar. Önce Mondros arkasından Sevr imzalandı fakat Batılıların
hiç hesap edemediği bir direnişle karşılaştılar. Atatürk önderliğindeki Türk
milleti, onlar açısından sorunun bitmediğini, kazandığı vatan savaşı ile ortaya
koydu. Sevr yırtıldı Lozan imzalandı.
Atatürk, Lozan’ı takiben mecliste yaptığı konuşmada durumu
şöyle özetlemiş: “Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri
hazırlanmış ve Sévres Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın
sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş
bir siyasi zafer eseridir!” Atatürk, büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını
bildirirken, Batılı güçler açısından için şark meselesinin çözülmediğini de ilan
ediyordu.
Batılı güçler Lozan’ı hazmedemediler. Onlar için şark
meselesi yeniden başlamıştı. Bu meseleyi çözmeleri gerekiyordu. Akçura’nın
tarif ettiği yöntemleri tekrar uygulamaya başladılar. Türkiye’yi parçalamak
için etnik ve mezhepsel ayrımcılığı kışkırttılar. Kürt vatandaşlarımızı
kandırmaya çalıştılar. PKK’yı kurup desteklediler. Yetmedi ekonomik olarak da saldırdılar.
Dayattıkları ekonomik sistem yüzünden Türkiye’yi borç batağına soktular.
CHATHAM HOUSE VE İMAMOĞLU
İngiltere, dün Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve sömürmek
için Chatham House’u nasıl kullandıysa bugün de aynı şekilde kullanıyor. Sadece
Türkiye’de değil, tüm Batı Asya’da kendi politikalarını uygulatmak için adam
devşiriyor, adam yetiştiriyor. Kendisine hizmet edenleri de ödüller vererek
destekliyor.
Chatham House, yaptığı hizmetler karşılığında, 2010 yılında Abdullah
Gül’e ödül verdi. Ödül töreninde Kraliçe de bulundu. Gül’ün Ermenistan ve Türkiye arasında
mutabakat sağladığı ve bölünmüş Kıbrıs’ın birleştirilmesi için çaba gösterdiği
törende özellikle belirtildi. Yani, İngiltere’ye hizmet de kusur etmemiş ve
ödülü almış.
İmamoğlu’nun iktidara gelmek için sığındığı ev işte bu Chatham
House’dur. Orada kendisinden muhtemelen şunlar istenecektir:
Türkiye, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”na koyduğu
muhalefet şerhini kaldırsın. Kürtlere yerel özerklik verilsin. Türk ordusu
Suriye ve Irak’tan çekilsin. “Kürt sorununu” (!) çözmek için açılım yapılsın. Türklerin
Ermenilere soykırım uyguladığı kabul edilsin. Ermenistan sınırı açılsın. Kıbrıs’taki
haklarınızdan vazgeçin, TSK adadan çekilsin. Rumların isteklerine evet deyin.
Doğu Akdeniz’de Petrol ve doğal gaz aramalarından vazgeçin. Liberal ekonomi
programlarını uygulama devam edin.
İngiltere bu isteklerini uygulatabilirse, şark meselesini de
çözmüş olur. İktidara gelmek için
İngiltere’nin hamiyetine sığınan İmamoğlu, bu isteklere evet der mi, bilemeyiz
ama Türk milletinin hayır diyeceği muhakkak…
İmamoğlu’na bazıları ikinci Atatürk demişti. İktidara gelmek
için İngiltere’den yardım isteyen İmamoğlu’na “ikinci” sıfatı verilecekse, ikinci
Vahdettin denebilir. O da zamanında iktidarı İngiltere’den istemişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder