ALDIĞI OYLAR
İNSANLARA YASALARI ÇİĞNEME HAKKI VERMEZ
HDP/PKK’lı belediye başkanları görevden alınıp da
yerlerine vekiller atandıkca en büyük tepki CHP’lilerden geliyor. Milli irade
diyorlar, demokrasi diyorlar, seçimle gelen seçimle gitmeli diyorlar; yetmiyor,
yıllardır terör örgütünü destekleyen ülkelere gidip, Türkiye’yi şikayet
ediyorlar.
Demokrasi, milli
irade bahane, yaptıkları HDP’yi korumak, onlara kol kanat germekten ibaret.
Dillerinden
düşürmedikleri milli irade çoğunluğunun sınırsız yetkileri yoktur; bu irade
yasalarla sınırlıdır. Oyların çoğunu alıp başkan seçilmek insana dokunulmazlık
kazandırmaz. Milli irade kavramını doğru anlayıp, doğru uygulamamız gerekir.
MİLLİ İRADE
Fransız düşünürü
Jean-Jacques Rousseau’nun ortaya attığı “genel irade”
(volonte generale) teorisi, toplumun kişilerden ayrı bir iradeye sahip olduğu düşüncesine
dayanır. Rousseau, bu faraziyeye göre, toplumu oluşturan fertlerin yarıdan bir
fazlasının iradesini “toplum iradesi” sayarak, bu iradeye mutlak güç tanımıştır.
Çağdaş demokrasi
ve insan hakları anlayışı Rousseau’nun bu düşüncesinden esinleşmiştir ama
bundan çok Locke ve Montesquieu’dan etkilenmiştir. Çaşdaş demokrasilerde şu çok
önemlidir: Seçimler, gerçekte seçmen çoğunluğunun siyasî tercihini gösterir.
Kimin iktidarda, kimin muhalefette kalacağını bu oylar belirler. Ancak
demokratik anlayış, çoğunluğun her istediğini yapabilmesi demek değildir.
Seçilen kişinin sonsuz yetkileri yoktur. Yasalar, iktidarı da muhalefeti de
bağlar.
DEMOKRASİYE
AYKIRI DEĞİL
Türkiye vatan
bütünlüğünü korumak için Amerika İsrail ve diğer Batılı ülkelerle savaşıyor. PKK,
PYD, YPG bu ülkelerin paralı
askerleridir. Mehmetçik bunlarla savaşırken ve şehitler verirken bazı HDP’li
belediye başkanları, sadece kişisel olarak da değil, yönettikleri belediye
imkanlarıyla bu bölücü örgütlere yardım ediyor.
Aldıkları oylar
onları yasaların üzerine çıkarmaz. Çıkarmamıştır ve İç İşleri Bakanlığı
bunların başkanlıklarını ellerinden almıştır. Bakan, bu eylemlerini de
yasaların bakanlığa verdiği yetki ile yapmıştır. Bu işlemlerde yasa dışı bir
durum söz konusu değildir.
Bakanlığın bu
icraatını eleştirenler, bakana görevden alma yetkisini veren kanunun, Olağan
Üstü Hal durumunda kabul edilen bir KHK olduğunu anlatıyorlar. Yasa yasadır ve bakan kendisine verilen yetkiyi kullanmıştır.
İyi de yapmıştır. Bu kararda yasa dışı bir durum yoktur. Bu başkanları görevden
almasaydı, görevini ihmal etmiş olacaktı.
OLAĞAN ÜSTÜ
DURUMLAR OLAĞAN ÜSTÜ YASALAR GEREKTİRİR
Atatürk, Büyük
Nutku’nda 1925 yılı olaylarını anlatırken, isyanların bastırılmasının ve
devrimlerin gerçekleşmesinin anca “Takrir-i Sükûn” kanunu gibi olağanüstü
yetkilerin kullanılması ile mümküm olduğunu açıklar. Konu ile ilgili şöyle
diyor:
“Biz, olağanüstü
fakat kanunî olan tedbirleri, hiçbir vakit ve suretle kanunun üstüne çıkmak
için vasıta olarak kullanmadık; tam aksine, memlekette sükûn ve kurmak için
uyguladık; devletin hayat ve bağımsızlığını sağlamak için kullandık.”
Bugün de yapılan
budur. Yaslara dayanılarak belediye başkanları görevden alınmış ve yerlerine
vekiller atanmıştır.
Şunu da
unutmayalım; Takrir-i Sükûn kanunundan yararlanarak suikastları önlemiş, isyanlar
bastırılmış, asayiş ve huzur sağlanmış, tekke ve zaviyeler kapatılmış, şeyhlik,
dervişlik, falcılık, büyücülük gibi unvanlar ve faaliyetler yasaklanmıştır.
Demokrasinin
sonraki yıllarda yanlış anlaşılması ve kullanılması sonucu, bugünkü duruma
geldik. Çare, öncelikle vatan
bütünlüğüne yönelik tehdit ve tehlikeleri ortadan kaldırmak ve Kemalist devrimi
tamamlamaktır. Bazı şahısların veya partilerin aldıkları oylar buna engel
olmamalıdır. Bunları engellemek için yasaların dışına çıkmak gerekmez ama yeni
yasal düzenlemelere gidilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder