13 Kasım 2014 Perşembe

SORUNLARDAN UZAK YAPAY GÜNDEM

Bunlar bizim sorunlarımız:

Dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında 17’nci ülkeyiz ama kişi başına düşen ortalama gelir sıralamasında 99’uncuyuz.

Kamunun 2002 yılında 155.2 milyar TL olan iç borç stoku, yüzde 163 oranında net 253 milyar lira büyüyerek 2012 sonunda 408.3 milyar liraya yükseldi 

Kamunun iç-dış toplam borcu 2002-2012 döneminde yüzde 119 oranında net 316 milyar lira büyüyerek 563 milyar liraya yükseldi. Yani Cumhuriyetin ilk 80 yılında devletin 257 milyar lira olan toplam borcuna, son on yılda 316 milyar lira eklendi.

Tüketici kredileri  ve bireysel kredi kartları ile yapılan borçlanma 2002-2012 döneminde tam 38 kat büyüyerek 6.4 milyar liradan 255 milyara yükseldi. 

Devam edelim:
  
En düşük istihdam oranına sahibiz. 2009’da Türkiye % 44.3 düzeyinde, OECD ortalaması % 66.1.
       Yoksullukta üçüncüyüz. Biz %17 iken, OECD ortalaması %11.1
       Yoksulluk sınırında yaşayan çocuk sayısı Türkiye’de yüzde 24.6. Bu oranla Türkiye 39 ülke arasında  üçüncü sırada.
       Türkiye’de her 4 çocuktan biri (% 25) açlık sınırında yaşıyor. OECD ortalaması yüzde 12.7.
       Bebek ölümlerinde 1’inci sıradayız. Bizde binde 17 (2008) iken, OECD ortalaması 4.6.
       Yaşanabilirlikte  58’inciyiz.
       Yoksullukta 56’ncıyız.
       Beslenmede 73’üncüyüz.
       Kişisel alım gücünde 61’inciyiz.
       Gelir dağılımında 131’inciyiz.
       Çocuk sağlığında 97’inciyiz.
       İnsani gelişmede 83’üncüyüz.
       İnsan haklarında 78’inciyiz.
       Can güvenliğinde 65’inciyiz.
       Demokraside 89’uncuyuz.
       Basın özgürlüğünde 106’ıncıyız.
       Cinsiyet eşit(siz)liğinde 122. sırada;
       Nüfusta yoksul oranı %17.0 (13 Milyon)
       Ülkede günde 5 dolara kadar bir gelirle yaşayan nüfusun sayısı 20 milyonu aşıyor... Çocuk yoksulluğu da bu sayılardan aşağı kalmıyor... 
       Türkiye’nin yabancılarla ortak olmadığı hiçbir şeyi kalmadı.
       Ülkenin sanayi kuruluşları, sigorta şirketleri, bankaları, iletişim firmaları, liman işletmeleri,  tarımı, madenleri, suları ya satılmıştır ya da satılıktır.
       Kendi ülkemizde yabancılar için çalışan işçi durumuna düşüyoruz.
       Tüketimimiz İthalat ağırlıklıdır.
       İhracatımız ithalatımızı karşılayamıyor. Tarım ürünleri ithalatına bir yılda 10 milyar dolar ödedik.
       Sürekli Cari işlem açığı veriyoruz (Son sekiz yılda: 232 milyar dolar).
       Sürekli faiz ödüyoruz: bir yılda 50 milyar dolar.
       Yabancıların bir yılda gerçekleştirdiği kar transferi 10 milyar dolar.
       Borsa yolu ile devamlı döviz kaybediyoruz.
       Finans sektörü yolu ile devamlı döviz kaybediyoruz.
       Sevr projesi ABD’nin yürüttüğü Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir parçası haline geldi.
       Bu proje ile Türkiye’nin sınırları değişecek ve Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta bir Kukla devlet kurulacak.

Dünyaya göz attığımızda, insanların, geleceklerini eğitim ve bilim yolu ile şekillendirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bilim geliştikçe,  pazarlamada ve parekendecilikte,  tıp alanında, haberleşmede ve medyada dijitalleşme artıyor. Yeni enerji kaynaklarının bulunmasına çalışılıyor. Depolanabilir enerji arayışı artıyor. Nano teknoloji üzerinde çalışmalar yoğunlaşıyor. Çevre bilinci doğrultusunda doğanın korunması için neler yapılacağı, su sorunun nasıl çözüleceği bilimsel ortamlarda tartışılıyor. Sanayi ve tarımda verimliliğin ve iş güvenliğinin artırılmasına çalışılıyor. Okyanusun binlerce metre altında bilim adamları denizlerin sırrını arıyor. Uzay çalışmaları hız kazanıyor.  Kuyruklu yıldıza robot gönderilip oradan bilgiler toplanıyor. Bilimsel gelişmeler giderek hızlanıyor.

Peki, biz ne yapıyoruz? Neyi tartışıyoruz? Tamamen yapay gündemler ve boş laflarla gün geçiriyoruz. Politikacıların konuşmalarında en ufak entelektüel bir cümle yok. Televizyonlarda gerçek sorunlar tartışılmıyor, tam tersine Türkiye halkına sorun yaratmak için beyin yıkanmaya çalışılıyor.


Yukarda sıraladığım sorunlar ne oranda gündeme geliyor, takdir sizin. 

1 yorum:

Murat Doğan dedi ki...

Çok haklisiniz hocam.