22 Nisan 2025 Salı

 

ALGILARIN GÜCÜ

Gary Small’un “Bir Psikiyatristin Gizli Defteri” isimli bir kitabını bilmem okudunuz mu? Kitapta çok sıra dışı vakalar anlatılıyor. Bunlardan birisinde, Dr. Small’un hastası kendi elini oraya ait değilmiş gibi hissediyor. Elinden kurtulana kadar kendisini rahat hissetmeyeceğini düşünerek elini kestirmek istiyor.

Small, hastasına ‘dismorfofobi’ teşhisini koyuyor. Bu hastalar kendisini veya kendisinin bir parçasını, gayet normal olduğu halde, acayipmiş gibi algılıyor. Hastalar gerçeklere göre değil, bu algıya göre karar veriyor ve acayip buldukları parçalardan kurtulmaya çalışıyor. Dr. Small, gerçekten uzaklaşmış algısına teslim olmuş bu hastayı, hastanın rızası olmamasına rağmen, marangoz olan hastanın elini kesmesinden korkup acil olarak hastaneye yatırıyor ve tedaviye başlıyor.

Bu hikâyeyi okurken şunu düşündüm; kafalarda oluşmuş algılar gerçeğin yerine geçebiliyor ve insanlar bu algılara göre seçimlerini yapıyor ve kararlar veriyor. Freud’a göre de arzular ve bilinçaltı sürekli yanılgılar üretir ve insanlar da bu yanılgıları hakikat diye inanır. Gerçeklerin yerini algılar alır.

Uzun uzun düşünmek lazım; gerçek diye bildiklerimizin kaçı gerçektir acaba? Ya da hangileri medyanın ya da sosyal medyanın etkisi ve bizim bilinçaltımızın eseri olan algılardır. Ve biz bu algılar sonucu kendimize ve çevremize zarar veriyor muyuz? Kendi elimiz kendimiz kesiyor muyuz?

Hiç yorum yok: