8 Nisan 2020 Çarşamba


YENİ DÜNYA VE YENİ TÜRKİYE

Küreselleşme adını verdiler; sınırlarınızı açın, malların, paranın girişini çıkışını denetlemeyin, gümrükleri kaldırın, sizin üretmenize gerek yok, biz size ne isterseniz göndeririz, paranız yoksa borç veririz dediler ve tam bir sömürü düzeni kurdular. Sanayileşmede önde olan ülkeler, kendilerine gerekli hammaddeyi gelişmekte olan ülkelerden ucuza temin edip, ürettikleri malları pahalıya sattılar. Finans politikaları ile, borsa oyunları ile milletleri, halkları sömürdüler. Dünyayı kendi ürettikleri mallar için açık pazar haline getirmeye çalıştılar. Bütün bunlar gerçekleştirmek için kan dökmeyi bir yöntem haline getirdiler.

Gelişmiş kapitalist ülkelerin, Amerika öncülüğünde oluşturduğu bu sömürüye dayanan dünyayı koronavirüs yıkıyor. Hemen herkes, salgın sonrası oluşacak dünyanın çok farklı olacağını söylüyor. 

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın 6 Nisan tarihinde ‘Ulusa Sesleniş’ konuşmasında da bu konuyu gündeme getirdi ve çok önemli tespitlerde bulundu ve “diğer ülkelerin ve insanların sırtından kendilerine sahte bir refah düzeni kuranların devri artık kapanıyor” dedi.  Okuyalım bakalım:

“Yaşadığımız koronavirüs salgının ardından dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıkça görülüyor, diğer ülkelerin ve insanların sırtından kendilerine sahte bir refah düzeni kuranların devri artık kapanıyor. Ekonominin sadece paradan, borsadan, faizden, spekülatif araçlardan ibaret bulunmadığı, asıl olanın yeterli üretim ve adil dağılım olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.”

Sayın Cumhurbaşkanı, üretim ve istihdam öncelikli, yeni bir ekonomik programın gerekliliğini de anlattı:

“...Asıl büyük mücadelemiz salgın sonrasında başlayacaktır, üretimi mutlaka sürdürme vurgusu yapmamızın sebebi budur. Çalışabilen her fabrikamız ürütmeye devam edecektir. Çiftçilerimiz ekilmemiş tek karşı toprak bırakmayacaktır. Hizmet sektörümüz hem içerideki hem dışarıdaki bağlantılarını canlı tutacaktır. Kurulan yeni dünyada en güçlü şekilde yerimizi almak için hep birlikte daha çok çalışacağız. Sadece salgın döneminin kayıplarını telafi etmekle kalmayacak, inşallah çok daha büyük bir hamleyi hep beraber gerçekleştireceğiz.”

AYNI GEMİDEYİZ! YOLUMUZ AÇIKTIR

Vatan Partisi olarak, daha 2005 yılında Türkiye’nin Millî Direnme Ekonomisi dönemine gireceğini belirlemiş ve programını da hazırlamıştık. Bu programı, 2006 yılı sonundaki 7. Genel Kurultayımızda kabul ettik. Millî Direnme Ekonomisi, bir tür Savaş Ekonomisidir. Koronavirüs salgını bu programı yakıcı olarak gündeme getirmiş bulunuyor. Millî Direnme Ekonomisi, dört Temel Güvenliği öngörüyor:

1. Gıda güvenliği: Üretim Devriminin hedeflerine ulaşana kadar bütün vatandaşlarımızın karnını doyurmak ve insanca yaşamlarını güven altına almak, en temel meseledir.

2. Güvenliğin güvenliği: Ekonomi ile güvenliğin iç içe geçtiği koşullarda, Ordumuzun ve Polis Örgütümüzün güvenliğini sağlamak yaşamsal önemdedir. Özellikle Doğu Akdeniz’de savaş tehditlerinin geçerli olduğu ve Üretim Devrimini baltalayan dış ve iç tehditlerin gündeme geleceği bir süreçte, Güçlü Devlet, Güçlü Ordu, Güçlü Güvenlik, Disiplinli Toplum şarttır.

3. Sağlığın güvenliği: Millî Direnme Ekonomisi sürecinde devlet, vatandaşlarımızın her tür sağlık hizmetini görmeyi üstlenir. Sağlıklı yaşamak, bütün vatandaşlarımızın temel hakkıdır. Sağlıklı vatandaş, Üretim Devriminin insan kaynağıdır. Kriz ortamında başta hekimlerimiz olmak üzere sağlık ordumuzun her türlü ihtiyacı karşılayacak ve onları gözümüz gibi koruyacağız.

4. Eğitimin güvenliği: Üretim Devrimi, yeni kamucu ekonominin kuruluşuna hizmet eden bir eğitim sistemini gerekli kılar. Devlet, hem genel eğitim hizmetini yürütmek hem de Üretim Devriminin insan kaynaklarını eğitmekle yükümlüdür.

Vatan Partisi’nin Üretim Devrimi programına göre, Türkiye’nin %12’lere düşmüş olan tasarruf oranı %25’lere çıkarılacak, gerekirse para basılacak ve yaratılan kaynaklar, planlı bir şekilde ve kamuculuk esas alınarak verimli yatırımlara dönüştürülecektir.

Bu program, sayın Erdoğan’ın ‘üretim ve istihdam’ ağırlıklı programı ile paralellik göstermektedir. Bu bakımdan genel başkanımız sayın Perinçek diyor ki:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın üretim ve istihdam odaklı bir çözümün eşiğinde olduğumuzu ilan etti. Vatan Partisi Üretim Devrimi programıyla aynı mevzidedir.  Aynı gemideyiz! Yolumuz açıktır.”

Hiç yorum yok: