BATI EMPERYALİZMİ ORTADOĞU’DA SAVAŞ İSTİYOR
İsrail bugüne kadar çocuk, kadın, genç taşlı, hasta sağ
demeden 40 bin Filistinliyi katletti. 2 milyondan fazla insanı evsiz, yuvasız,
yiyeceksiz, ilaçsız bıraktı. Yaptıklarının tek bir adı var; o da soykırım.
İsrail’in yaptığı bu katliamı neden yaptığı, kimin adına
yaptığı, arkasındaki güçlerin nihai hedefinin ne olduğu halkımıza tam olarak
anlatılmadı. Bütün bu alçaklıkların sadece Netanyahu ve onun başında bulunduğu
hükümetin bir icraatı olarak gösterildi. Halkımıza, Netanyahu iktidardan
düşerse akan kan ve gözyaşı duracakmış gibi anlatıldı. Katliamların, vahşetin
esas sorumluları kamuoyundan gizlendi.
Olaylar dinler arası
bir savaş gibi gösteriliyor. Oysa bu savaş Müslümanlarla Yahudiler arasında
değil, mazlumlarla zalimler arasında cereyan ediyor. Hem de yüzyıllardır devam
ediyor. Kimdir bu zalimler derseniz söyleyelim; Batı’nın sömürgeci güçleri ve
vahşi kapitalizmin emperyalist para babaları. Mazlumlar ise, Ortadoğu
coğrafyasına yayılmış, halklar, milletler…
Netanyahu kiralık katildir,
İsrail ordusu ise kiralık katiller sürüsüdür. Bunları kiralayan ve
kullanalar ise başta Amerika olmak üzere emperyalist ülkeleri yönetenlerdir. Bu
ülkeleri, sahnede görünenler değil, sahne gerisindeki o ülkenin en zengin %1’lik
kesimi yönetir. Katliamı planlayan ve uygulayanlar da bunlardır.
TARİHE DÖNÜP BAKALIM
Sömürgeci güçlerin Batı Asya’ya (Ortadoğu) ilk saldırısı
Haçlı Seferleri ile oldu. Dün sömürgeciler vardı, bugün de emperyalist güçler
var. Saldırı ise o zamandan bu zaman devam edip gidiyor.
Osmanlı’nın Asya’nın batısına (Ortadoğu) egemen olması
uzunca bir süre Batı’yı bu bölgeden uzak tuttu. Ne zaman ki Osmanlı zayıfladı,
Batı’nın Ortadoğu merakı alevlendi, iştahı kabardı. Bu coğrafyada çok zengin
petrol yataklarının bulunduğunun anlaşılması ile birlikte İngiltere, Fransa,
İtalya gibi ülkelerin ilgisi daha da arttı. I. Cihan Savaşı’nın Ortadoğu’yu
paylaşmak için yapıldığını söylemek yanlış olmaz.
Bu toprakları Osmanlı Devleti’ne ve Almanya’ya bırakmak
istemeyen İtilaf devletleri savaşı başlattı. Savaş devam ederken, İngiltere ve
Fransa arasında Sykes–Picot antlaşması imzalandı. Bu iki ülke kendi aralarında
Ortadoğu’yu bölüşmeye karar verdi. Daha sonra İtalya’ya da bazı topraklar
vadedildi.
Osmanlı Devleti ve Almanya bu savaşta yenildi. Ortadoğu’da
İtilaf devletleri egemen oldu. Türkiye’ye Sevr dayatıldı ama Türk milleti,
Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği milli mücadele ile Sevr Antlaşmasını
yırttı ve Lozan’ı emperyalist güçlere kabul ettirdi. Artık Osmanlı yoktu,
Türkiye Cumhuriyeti vardı.
II. Cihan harbi de bir bakıma Ortadoğu’yu paylaşma
savaşıydı. Savaştan gene İngiltere Fransa, Amerika ve müttefikleri galip geldi.
Ortadoğu’ya Amerika’da iyice yerleşti. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar,
Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve İran petrolleri büyük oranda Amerika’nın
kontrolüne girdi.
İSRAİL NEDEN KURULDU?
Batı’nın emperyalist güçleri Ortadoğu’daki egemenliklerini
perçinlemek için bu coğrafyada tamamen kendilerine ait olan bir devlet kurmaları gerektiğini anladılar.
İsrail bu amaç doğrultusunda kuruldu. Dünyanın birçok ülkesine yayılmış
Yahudiler, Arz-ı Mevud hayali ile Filistin topraklarını işgale başladılar.
Böylece Batı emperyalizminin vahşi güçleri Ortadoğu’da bir köprübaşı oluşturmuş
oldu. İsrail’e göç eden Yahudilerin büyük kısmı emperyalizmin paralı askeri
haline geldi.
Bu Yahudiler, İsrail’in kurulduğu günden bu yana, bilerek
veya bilmeyerek kapitalist ülkelerdeki %1’lik kesimin emellerine hizmet ediyor.
İsrail de Amerika ve diğer emperyalist ülkelerin Ortadoğu’ya müdahale etmek
için kullandığı bir üs olmaya devam ediyor.
Yani İsrail, 1948 yılında, Yahudilerin bir yurdu olsun veya
bir toprağı olsun diye kurulmadı. Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin
%1’lik kesimin bütün Ortadoğu coğrafyasını ele geçirmesini ve bölgedeki bütün
petrol ve doğal gaz rezervlerine hâkim olmasını ve bu hâkimiyeti sürdürmesini
sağlamak için kuruldu. Siyonizmin ana amacı da budur. Zengin Siyonistler de
zaten İsrail’de yaşamazlar.
BATI ASYA’DA AMERİKAN EGEMENLİĞİ
Zamanla Batı Asya’da (Ortadoğu) Amerika egemenliği arttı.
Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn petrollerini
büyük oranda Amerikan şirketleri çıkarmaya ve pazarlamaya başladı. Hem
Amerikalı petrolcüler para kazandı hem de bölgedeki krallar, prensler, şeyhler
zenginledi. Halkı hiç sormayın; onlara da sus payı verildi.
Bu düzene karşı gelen Irak’ta Saddam Hüseyin’in ve Libya’da
Kaddafi’nin yönetimine son verildi ve ikisi de katledildi.
Geçmişte İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar Ortadoğu’ya
şekil vermeye çalışmışlar; sınırlarını
ve yöneticilerini kendilerinin belirlediği devletler kurmuşlardı. Amerika bunun
benzerini 2004 yılında uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi ile (daha
sonra proje genişletildi ve ismi “Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika” olarak
değiştirildi) yapmaya çalıştı. Bugünkü olayları da bu proje kapsamında
değerlendirmek gerekir.
Bu proje ile 22 ülkenin sınırlarının ve yöneticilerinin
değişmesi planlanmıştı. Sınırları değişecek ülkeler arasında Türkiye’de vardı.
Kürdistan adı altında ikinci İsrail devleti kurulmak isteniyordu. Bu devlet,
İran’dan başlayıp bizim güneydoğumuzu, Irak ve Suriye’nin kuzeyini içine alarak
Akdeniz’e kadar uzanacaktı.
Amerika, Türkiye’de bu devlete evet diyecek bir yönetimin
başa geçmesi için 15/16 Temmuz gecesi FETÖ aracılığı ile bir darbe yapmaya
kalktı ama o gece Amerika yenildi ve Amerika’nın askerleri hapislere atıldı.
Bu darbe kalkışmasına Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
harekâtları ile cevap verdi. Bu harekâtlarla ikinci İsrail devletinin
kurulmasına izin verilmedi.
İkinci İsrail devleti kurulmuş olsaydı, Amerika’nın bu
bölgede kullanacağı iki devleti olacaktı. Her türlü kötülüğü bunlara
yaptıracaktı. Yahudiler ve Kürtler Amerika için öldürecek ve öleceklerdi.
Şunu da göz önünde tutalım, Amerika ikinci İsrail
projesinden vazgeçmiş değil. Onun için PKK/YPG’ye tırlar dolusu silahlar veriyor,
teröristleri eğitiyor, maddi olarak destekliyor. Türkiye’ye yönelik terör
eylemleri yaptırıyor. Ayrıca, Türkiye’de
kendisine evet diyecek bir iktidarı oluşturmak için bazı partilere şu ya da bu
şekilde destek veriyor, mevcut iktidarı yıpratmaya çalışıyor.
Amerika’nın emperyalist güçleri Ortadoğu için hazırladıkları
planlardan vaz geçmiş değil. İsrail’in Filistin’i işgal etmesini, Filistinlilere
soykırım uygulamasını hep bu Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin gereği
olarak düşünmek lazım. Yani proje halen
yürürlükte…
BATI ASYA’DA AMERİKA’NIN ETKİSİ AZALIYOR
Yukarıda anlattıklarıma ek olarak, Ortadoğu’daki Amerika’nın
aleyhine olan bazı gelişmeler onun bölgeye müdahale etmesini kendi açısında
gerekli kıldı. Bunlardan bazılarını sıralayalım.
Türkiye ve Suriye yakınlaşmaya başladı. Rusya’nın da desteği
ile bu iki ülke askeri işbirliğine gidecek zemin oluşturmaya başladı. Amerika,
bu işbirliğinin Suriye’nin kuzeyindeki varlığını tehdit edeceğini anladı.
Irak, Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesini istedi.
İran, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ve Lübnan’da daha etkili
bir duruma geldi.
Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması ile Batı Kafkaslarda
güç kaybetti.
Husiler Yemen’de güç kazanmaya başladı.
Hizbullah Lübnan’a iyice yerleşti ve İsrail için önemli bir
tehdit kaynağı oldu.
Suudi Arabistan ve Amerika arsasındaki Petrol satışlarının
ABD doları üzerinden fiyatlandırılmasına dair anlaşmanın süresi doldu ve Suudi
Arabistan bu anlaşmayı yenilemedi. Çin’in arabuluculuğu ile Suudi Arabistan ve
İran yakınlaştı. Suudi Arabistan Şanghay İşbirliği Örgütüne üye oldu. Suudi
Arabistan ve Çin merkez bankaları ile 50 milyar değerinde ikili takas anlaşması
yaptı.
Batı’nın Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri üzerindeki
etkisi giderek azalmaya başladı.
AMERİKA ÇÖZÜMÜ SİLAHLA ARIYOR
Amerika, Batı Asya’daki egemenliğini giderek yitirmekte
olduğunu ve bölgede Çin ve Rusya’nın geçmişe göre daha fazla söz sahibi olmaya
başladığını gördü. Bu gidişatı siyasi, ekonomik baskılarla, iktidar
değişiklikleriyle, durduramayacağını anladı ve askeri seçeneği devreye soktu.
İsrail’in Filistin’e saldırmasının esas olarak örgütleyen
Amerika ve Batı’nın diğer kapitalist ülkeleridir. İran’ı savaşa zorlaması ve
suikastlardan sonra Doğu Akdeniz’deki ve bölgedeki askeri gücünü artırmaya
başlaması kanlı bir senaryoyu devreye sokacağının işaretleridir.
Önümüzdeki günlerde çok daha kanlı olaylar olabilir. Amerika
bunun hazırlığı içindedir. Bunu önlemenin yolu, bölge ülkelerinin Çin ve Rusya
ile birlikte güçlü bir ittifak oluşturmasıdır. Askeri, ekonomik,, siyasi
birliktelik Amerika ve müttefiklerini çılgınca hareketler yapmasını
önleyebilir. Caydırıcılık olmazsa, savaşlar kaçınılmaz hale gelecektir. Umarız
bölge ülkeleri durumun ciddiyeti anlar ve aklıselim ile hareket ederler.
Kan ve gözyaşı dökülmesinin Batılı canavarlara göre hiçbir
önemi yok. Onlar için “Bir damla petrol, bir damla kandan çok daha değerli”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder