4 Ağustos 2024 Pazar

 

BATI EMPERYALİZMİ ORTADOĞU’DA SAVAŞ İSTİYOR

İsrail bugüne kadar çocuk, kadın, genç taşlı, hasta sağ demeden 40 bin Filistinliyi katletti. 2 milyondan fazla insanı evsiz, yuvasız, yiyeceksiz, ilaçsız bıraktı. Yaptıklarının tek bir adı var; o da soykırım.

İsrail’in yaptığı bu katliamı neden yaptığı, kimin adına yaptığı, arkasındaki güçlerin nihai hedefinin ne olduğu halkımıza tam olarak anlatılmadı. Bütün bu alçaklıkların sadece Netanyahu ve onun başında bulunduğu hükümetin bir icraatı olarak gösterildi. Halkımıza, Netanyahu iktidardan düşerse akan kan ve gözyaşı duracakmış gibi anlatıldı. Katliamların, vahşetin esas sorumluları kamuoyundan gizlendi.

 Olaylar dinler arası bir savaş gibi gösteriliyor. Oysa bu savaş Müslümanlarla Yahudiler arasında değil, mazlumlarla zalimler arasında cereyan ediyor. Hem de yüzyıllardır devam ediyor. Kimdir bu zalimler derseniz söyleyelim; Batı’nın sömürgeci güçleri ve vahşi kapitalizmin emperyalist para babaları. Mazlumlar ise, Ortadoğu coğrafyasına yayılmış, halklar, milletler…

Netanyahu kiralık katildir,  İsrail ordusu ise kiralık katiller sürüsüdür. Bunları kiralayan ve kullanalar ise başta Amerika olmak üzere emperyalist ülkeleri yönetenlerdir. Bu ülkeleri, sahnede görünenler değil, sahne gerisindeki o ülkenin en zengin %1’lik kesimi yönetir. Katliamı planlayan ve uygulayanlar da bunlardır.

TARİHE DÖNÜP BAKALIM

Sömürgeci güçlerin Batı Asya’ya (Ortadoğu) ilk saldırısı Haçlı Seferleri ile oldu. Dün sömürgeciler vardı, bugün de emperyalist güçler var. Saldırı ise o zamandan bu zaman devam edip gidiyor.

Osmanlı’nın Asya’nın batısına (Ortadoğu) egemen olması uzunca bir süre Batı’yı bu bölgeden uzak tuttu. Ne zaman ki Osmanlı zayıfladı, Batı’nın Ortadoğu merakı alevlendi, iştahı kabardı. Bu coğrafyada çok zengin petrol yataklarının bulunduğunun anlaşılması ile birlikte İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin ilgisi daha da arttı. I. Cihan Savaşı’nın Ortadoğu’yu paylaşmak için yapıldığını söylemek yanlış olmaz.

Bu toprakları Osmanlı Devleti’ne ve Almanya’ya bırakmak istemeyen İtilaf devletleri savaşı başlattı. Savaş devam ederken, İngiltere ve Fransa arasında Sykes–Picot antlaşması imzalandı. Bu iki ülke kendi aralarında Ortadoğu’yu bölüşmeye karar verdi. Daha sonra İtalya’ya da bazı topraklar vadedildi.

Osmanlı Devleti ve Almanya bu savaşta yenildi. Ortadoğu’da İtilaf devletleri egemen oldu. Türkiye’ye Sevr dayatıldı ama Türk milleti, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verdiği milli mücadele ile Sevr Antlaşmasını yırttı ve Lozan’ı emperyalist güçlere kabul ettirdi. Artık Osmanlı yoktu, Türkiye Cumhuriyeti vardı.

II. Cihan harbi de bir bakıma Ortadoğu’yu paylaşma savaşıydı. Savaştan gene İngiltere Fransa, Amerika ve müttefikleri galip geldi. Ortadoğu’ya Amerika’da iyice yerleşti. Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak ve İran petrolleri büyük oranda Amerika’nın kontrolüne girdi.

İSRAİL NEDEN KURULDU?

Batı’nın emperyalist güçleri Ortadoğu’daki egemenliklerini perçinlemek için bu coğrafyada tamamen kendilerine ait olan  bir devlet kurmaları gerektiğini anladılar. İsrail bu amaç doğrultusunda kuruldu. Dünyanın birçok ülkesine yayılmış Yahudiler, Arz-ı Mevud hayali ile Filistin topraklarını işgale başladılar. Böylece Batı emperyalizminin vahşi güçleri Ortadoğu’da bir köprübaşı oluşturmuş oldu. İsrail’e göç eden Yahudilerin büyük kısmı emperyalizmin paralı askeri haline geldi.

Bu Yahudiler, İsrail’in kurulduğu günden bu yana, bilerek veya bilmeyerek kapitalist ülkelerdeki %1’lik kesimin emellerine hizmet ediyor. İsrail de Amerika ve diğer emperyalist ülkelerin Ortadoğu’ya müdahale etmek için kullandığı bir üs olmaya devam ediyor.

Yani İsrail, 1948 yılında, Yahudilerin bir yurdu olsun veya bir toprağı olsun diye kurulmadı. Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin %1’lik kesimin bütün Ortadoğu coğrafyasını ele geçirmesini ve bölgedeki bütün petrol ve doğal gaz rezervlerine hâkim olmasını ve bu hâkimiyeti sürdürmesini sağlamak için kuruldu. Siyonizmin ana amacı da budur. Zengin Siyonistler de zaten İsrail’de yaşamazlar.

BATI ASYA’DA AMERİKAN EGEMENLİĞİ

Zamanla Batı Asya’da (Ortadoğu) Amerika egemenliği arttı. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn petrollerini büyük oranda Amerikan şirketleri çıkarmaya ve pazarlamaya başladı. Hem Amerikalı petrolcüler para kazandı hem de bölgedeki krallar, prensler, şeyhler zenginledi. Halkı hiç sormayın; onlara da sus payı verildi.

Bu düzene karşı gelen Irak’ta Saddam Hüseyin’in ve Libya’da Kaddafi’nin yönetimine son verildi ve ikisi de katledildi.

Geçmişte İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar Ortadoğu’ya şekil vermeye çalışmışlar;  sınırlarını ve yöneticilerini kendilerinin belirlediği devletler kurmuşlardı. Amerika bunun benzerini 2004 yılında uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi ile (daha sonra proje genişletildi ve ismi “Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika” olarak değiştirildi) yapmaya çalıştı. Bugünkü olayları da bu proje kapsamında değerlendirmek gerekir.

Bu proje ile 22 ülkenin sınırlarının ve yöneticilerinin değişmesi planlanmıştı. Sınırları değişecek ülkeler arasında Türkiye’de vardı. Kürdistan adı altında ikinci İsrail devleti kurulmak isteniyordu. Bu devlet, İran’dan başlayıp bizim güneydoğumuzu, Irak ve Suriye’nin kuzeyini içine alarak Akdeniz’e kadar uzanacaktı.

Amerika, Türkiye’de bu devlete evet diyecek bir yönetimin başa geçmesi için 15/16 Temmuz gecesi FETÖ aracılığı ile bir darbe yapmaya kalktı ama o gece Amerika yenildi ve Amerika’nın askerleri hapislere atıldı.

Bu darbe kalkışmasına Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları ile cevap verdi. Bu harekâtlarla ikinci İsrail devletinin kurulmasına izin verilmedi.

İkinci İsrail devleti kurulmuş olsaydı, Amerika’nın bu bölgede kullanacağı iki devleti olacaktı. Her türlü kötülüğü bunlara yaptıracaktı. Yahudiler ve Kürtler Amerika için öldürecek ve öleceklerdi.

Şunu da göz önünde tutalım, Amerika ikinci İsrail projesinden vazgeçmiş değil. Onun için PKK/YPG’ye tırlar dolusu silahlar veriyor, teröristleri eğitiyor, maddi olarak destekliyor. Türkiye’ye yönelik terör eylemleri yaptırıyor.  Ayrıca, Türkiye’de kendisine evet diyecek bir iktidarı oluşturmak için bazı partilere şu ya da bu şekilde destek veriyor, mevcut iktidarı yıpratmaya çalışıyor.

Amerika’nın emperyalist güçleri Ortadoğu için hazırladıkları planlardan vaz geçmiş değil. İsrail’in Filistin’i işgal etmesini, Filistinlilere soykırım uygulamasını hep bu Geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin gereği olarak düşünmek lazım.  Yani proje halen yürürlükte…

BATI ASYA’DA AMERİKA’NIN ETKİSİ AZALIYOR

Yukarıda anlattıklarıma ek olarak, Ortadoğu’daki Amerika’nın aleyhine olan bazı gelişmeler onun bölgeye müdahale etmesini kendi açısında gerekli kıldı. Bunlardan bazılarını sıralayalım.

Türkiye ve Suriye yakınlaşmaya başladı. Rusya’nın da desteği ile bu iki ülke askeri işbirliğine gidecek zemin oluşturmaya başladı. Amerika, bu işbirliğinin Suriye’nin kuzeyindeki varlığını tehdit edeceğini anladı.

Irak, Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesini istedi.

İran, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de ve Lübnan’da daha etkili bir duruma geldi.

Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılması ile Batı Kafkaslarda güç kaybetti.

Husiler Yemen’de güç kazanmaya başladı.

Hizbullah Lübnan’a iyice yerleşti ve İsrail için önemli bir tehdit kaynağı oldu.

Suudi Arabistan ve Amerika arsasındaki Petrol satışlarının ABD doları üzerinden fiyatlandırılmasına dair anlaşmanın süresi doldu ve Suudi Arabistan bu anlaşmayı yenilemedi. Çin’in arabuluculuğu ile Suudi Arabistan ve İran yakınlaştı. Suudi Arabistan Şanghay İşbirliği Örgütüne üye oldu. Suudi Arabistan ve Çin merkez bankaları ile 50 milyar değerinde ikili takas anlaşması yaptı.

Batı’nın Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri üzerindeki etkisi giderek azalmaya başladı.

AMERİKA ÇÖZÜMÜ SİLAHLA ARIYOR

Amerika, Batı Asya’daki egemenliğini giderek yitirmekte olduğunu ve bölgede Çin ve Rusya’nın geçmişe göre daha fazla söz sahibi olmaya başladığını gördü. Bu gidişatı siyasi, ekonomik baskılarla, iktidar değişiklikleriyle, durduramayacağını anladı ve askeri seçeneği devreye soktu.

İsrail’in Filistin’e saldırmasının esas olarak örgütleyen Amerika ve Batı’nın diğer kapitalist ülkeleridir. İran’ı savaşa zorlaması ve suikastlardan sonra Doğu Akdeniz’deki ve bölgedeki askeri gücünü artırmaya başlaması kanlı bir senaryoyu devreye sokacağının işaretleridir.

Önümüzdeki günlerde çok daha kanlı olaylar olabilir. Amerika bunun hazırlığı içindedir. Bunu önlemenin yolu, bölge ülkelerinin Çin ve Rusya ile birlikte güçlü bir ittifak oluşturmasıdır. Askeri, ekonomik,, siyasi birliktelik Amerika ve müttefiklerini çılgınca hareketler yapmasını önleyebilir. Caydırıcılık olmazsa, savaşlar kaçınılmaz hale gelecektir. Umarız bölge ülkeleri durumun ciddiyeti anlar ve aklıselim ile hareket ederler.

Kan ve gözyaşı dökülmesinin Batılı canavarlara göre hiçbir önemi yok. Onlar için “Bir damla petrol, bir damla kandan çok daha değerli”.

 

Hiç yorum yok: